16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2262
Okunma
hayatı bir çemberin etrafında yürüyüşe benzetmeye başladığımız andı...
gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda
elleri nasırlı bir garip balıkçıydı
açılmış sohbet beyaz buğulu çay bardaklarıyla
gazete manşetlerine nispet
dünü anlatmamaya yeminli
ki, olan olmuş zaten; artık çok geçti!...
ki, şimdi; bir anda dün olurken
gelecek en büyük belirsizlik,
ölüm ise hiç bilinemeyendi
gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda;
yaşamı bakış açına bağlı,
ortalama bir yolda
ki, çıplak gözle görülendi...
kıyısında hiç gitmediği camdan bir mabet
ki, içi sır kaplıydı...
duvar dese; duvar,
kapı dese; kapılar açılacak
ve hatta kapanacaktı...
gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda;
şafak yaklaşıyordu
susuyordu!
duyuyorduk
ve gülüyorduk terlememiş bıyıklarımızla
korkuyordu!
ki korkuları, olasılıkların çocuğuydu
içinden geçiyordu isyanlar
içine işliyordu sözler, gözler...
anlam çatısında gözleri kuruyordu;
içinden çağlıyor; duyamıyordu...
hayatı bir çemberin etrafında yürüyüşe benzetmeye başladığımız andı...
gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda;
yeniden doğmayı öğrenecekti, ölümü yaşayarak!...