0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
608
Okunma
Yıldızlarını düşürmüş gökyüzü gibi gözlerin
Avuçlarından okuyorum yalnızlığını
Her öpüşümde
Dudağımda izi kalıyor hüznün
Güz çiğdemi kokuyorsun
Ne zaman esse kuzey rüzgârı
Gülümsemen susuz yonca tarlası
Şansımı sınıyorum yapraklarında
Yaprakların acıyor kopardıkça
Yaşamın sanrılarıyla baş başa
Kim bilir arada ben düşüyorum camına
Ağlıyorsun
Bir yudum çaresizlik payına düşen
Yetim değil, öksüz değil, sen nesin
Bırak ayrılık biraz kamışlarda inlesin
Gülümse
Senin adın hüzün mü çocuğum
Kıpkızıl akşamlarda perdesini çekiyor umut
Işıksız kalıyorsun gecenin koynunda
Üşüyorsun belki de
Anlamıyor sığındığın kovuklar seni
Her sabah uyandığında
Rüyadan kalan gülümsemeni kefenliyor güneş
Balmumuna sarıyorsun acılarını
Anlatamıyorsun çocuğum
Bu rüzgârın suçu mu, güzün mü?
Bir ardıç kuşunun şakıması mısın sen, hüzün mü?
Tarasan saçlarını
En güzel esvaplar içinde
Vurulsa sana bir ecenin yüreği
Bir dalganın göğsünü yumruklamasına
Denizaşırı yolculuklara sevdalı sen yine
Öpmek istiyorsun kurşunu alnının ortasından
Rüzgarı bağlamak yelken direğine geminin
Ve yaşamak istiyorsun dudağımda çocuğum
Senin adın hüzün mü çocuğum
Ben seni tükenen sözlerle sevemem
Bağbozumunda yaşmağını kundak yapan anne gibi
Baba gibi kasketinde dağ yemişi getiren
Ben seni şehrayin sokaklarında aşk toplayan
Kimsesizler gibi sevdim
Eğil gözlerindeki hüzünden öpeyim
Eğil umuda sarılan ellerini öpeyim
Sen kal sarnıcında kalbimin ömür boyu
Kal sol yanımın aydınlığında çocuğum
5.0
100% (4)