3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1182
Okunma
İşte gidiyorsun ...
şimdi bütün ayrılıkların hesabını
benden soracaklar,
ben ki
ne böbürlenirdim
benim seni sewdiğim gibi
hiç bir kimsenin
hiç bir kimseyi sewemeyeceğini anlatırken ...
we şimdi sen gidiyorsun ...
sokağımda bir ölüm sessizliği.
ellerim şimdiden başladı titremeye!
tıpkı yüreğim gibi...
hayat werdiğin,
düşlerimizle eskittiğimiz,
tüm utanmazlığın we sabahı bulmayan sewişmelerimizin,
çocukça kawgalarımızın
yaşandığı bu odadan gölgeni bile alıyorsun!
sokağım bir ölüm sessizliği
keza bir o kadarda,yapayalnız kalacak bir yüreğin feryadı ...
we bu sessizlik
’dağ gibi bir adam’ı yerle bir edişindir ...
bu sessizlik
giderken bırakacağın
yüzlerce cewapsız soru,
we yüreğimin parmak izleridir ...
kahretti beni
’unut gitsin’ der gibi dewrilmiş kirpiklerin.
işte gidiyorsun ...
we sen bunu çok iyi biliyorsun
birazdan sol yanıma düşeceğim
yaramın olduğu,
seninde öksüz koyduğun yere... wurduğun yere!
bir awuç gözyaşıdır bende bıraktığın
sebebsiz fırtınalarla sawrulacak,
sonu gelmez dalgalarla boğuşacak
’zawallı’
yıkılmamış
ama
ağır mı ağır yaralı bir adam.
hadi tebrikleri kabul et!
senin eserindir daha niceleri ...
İşte gidiyorsun ....
demek gidiyorsun!
git,
hadi durma daha fazla
git wazgeçilmezim ...
ama unutmaki,
mezarlıklar senin gibi wazgeçilmezlerle doludur...
((bu da geçer be yaralı yüreğim...BUDA GEÇER!))