5
Yorum
28
Beğeni
4,9
Puan
903
Okunma

Çarpıldım bir sis vakti sana geciktim
Soluklarıma yekpare tıkandı basamaklar
Aldırışsız avuçlarına düştüğünde üveyk kalbim
O gün tüm körüklü otobüslerin altında kaldım
tüm duvarların harcına karıldım
ölüm fermanım yazıldı o gün
Revakları ayaklarıma alıştırdım sabahları
Her sabah uyandırdım serçeleri hüzünle
Ben bestelettim gamzelerine şarkı onlara
Oysa sen hep sabah(lar)ı doğa sandın
Ah! Sabah vakti
bedenimden geçen bir sızıydın
bilmezdin
Her düştüğümde bungun yüzüne ,
irileşti boğuntum
Sarp Uçurumdun
yıllarımı dizili sende buldum
Otobüs durağı 41 körüklü Hüzün
Bir gölge gibi peşinde ben
Dört yanım ihtimal
ihtimallere umutlar biriktirirdim
Yaklaştıkça sana
uçurumdan bir kez daha düşerdim
uzardı yıllarım
yıllar geçerdi bir arşınlık mesafeye yağmur yağmazdı
Dilimde söz utanırdı yıllar uzardı
Adımlarımızı denkleştirirdi eski bir köprü
Bir nağmeye daralır, heyhat! harf gücenirdi
Sen kaybolurdun ağaçların rüzgarsız gölgelerinde
Umutlarım korkuluklarına düğümlenirdi köprülerin
Gün durmadan batardı rezil bir yenilgiydim akşamlarda
Akşamlar kabuslarım ruhumun karanlık örtüsü
Tatil günleri batık bir sandaldı bulanık sularda
Tüm tatil günleri seni benden çalan hırsız terekesi
Kaç sene kaç mevsim kaç gece, yaşadığım mülteci bir hayaldi
Düşlerimde firak divit divit yazıldı
Korkuyla uyandığım sabahlarda yatağım elemle kanardı
Otobüs durağı 41 körüklü Hüzün
Elimde bir mektup zaman çarpıldı Bursa’da
Işıklarını üzerimden sünger gibi çekti şehir
Tepeden tırnağa sarardım çürüdüm zamansız bir tenhada
Elinden gayrı diyar diyar dolandı mektubum Erzurum’da Adana ‘da
Otobüs durağı 41 körüklü Hüzün
Bursa’da zaman tükendi
Ayıklandım nihayet atlasımda bir ülke gönendi
Ayhan Altun
5.0
90% (9)
4.0
10% (1)