Hayat ve ölüm mücadelesinde, Kumsalda yuvalarından çıkan yavru Deniz kaplumbağalar için belirliyecilik en kısa andır.
100 veya 150 yavru kaplumbağa, Denize ulaşmaya çalışırken Yengeç veya yırtıcı hayvanlar tarafından Avlanır ve yem olurlar.
Onların yaşam mücadelesi dehşetli ve göz yaşartıcıdır. Temmuz veya ekim ayında, Yuvalarından çıkan deniz kaplumbağaları Ay ışığı ve deniz parıltısını kullanarak Denize doğru giderler.
Daha güçlü bir ışık olursa, Yanlış yöne giderler yine yem olurlar. Kumsalda kazanan yavru deniz kaplumbağasını balıklarda avlar.
İnsan ve beton kumsalın da Ay ışığında,sen insan Denize ulaşmayı başarabildin mi..? Sıra deniz kaplumbağası gibi Uzun yaşamış nineleri bulmaya geldi. Kumsalda kazandılar nineler
Ömrümüz veya ömür dediğin.. Uzun veya şiddetli yağan yağmur sonrası, Islak kaldırımlarda kalan yağmur suyundan Başka bir şey değildir. Kaldırımdaki suda, Ömrümüzün bir kaç yılı veya birkaç saatini ve nineleri gördük.
Kaldırım suyunu içen güvercin kanatlanıp Ninelere erişmek için uyku ve ölüm geçidinde ilerlerken gagasında Opera binasının boş koltuklarında unutulan pırlantılı tek eldiven vardı.
Kadınların sevdiği , Janjanlı karyola başlığı yok. Aydınlık ve temiz çarşafları olan huzur evinde yaşlı kadın " Rigoletto " dinliyor. Pencereden dışarıyı seyrediyor.
Güvercin ile yaşlı kadın göz göze geliyor. Güvercin gagası ile camı vuruyor. " Bana hayat öykünü anlatırsan , Bu eldiveni sana veririm " Eldiveni hemen tanımış Eskiden Opera sanatçısıymış.
< Hep bu tek eldiveni aradım.> demiş kadın Kariyerin en ilk yıllarında kaybetmiş tek eldivenini Eldiveni ararkan genç bir adamda, Birlikte eldiveni aramışlar İlerki zamanlarda evlenmişler.
Zengin bir aile kızı evlerinde piyano var Aile gibi kendiside sanata edebiyata düşkün İlk bale dersleri Sonrası ailesi iflas edişi Evlenmesi ve aile çocuklar Hepsini uzun yıllar içinde kaybetmiş.
Meğer yaşlı kadın acıların kadınıymış. Her kayıpta acıları artıkça Sesindeki güçlü hüzününü seyircileri de sarmış. Sanatçının kaderidir İçten içe ağlar yinede sahnededir
Kumsaldaki deniz kaplumbağası gibi Kumsalda mücadele et.denize eriş Uzun yıllar yaşa Hem kadın hem de yaşlı olmanın zorluğunu yaşa
Ayda haftada iki üç yaşlının öldüğü, Huzur evine yerleşmiş. Kadın güvercine.. -"Tek korkusunun ölümün kendini unutması.." Operanın unutulmayan sopranosu böyle dedi güvercine Güvercin tek eldiveni bırakarak havalanmış Kadın iç geçirmiş.. -"İşte hayatım gibi geri gelmemek üzerine gidiyor.’’
Yüzündeki huzurlu ifade ile, İlkin salondaki koltukta uyuyor sandılar. Tam istediği gibi..uyku ile gelmiş ölümü
Huzur evinin bahçesinde çok sadei Cenaze töreni yaptılar. Sahnelerde hayat verdiği.. Rigoletto kızı gilda artık yok.
Macro evrende schröderin kedisini aradık. Micro evrende fırında tavuk kızarttık. İnsan evrene göre güneş sisteminde, Dünya diye gezegen’de yaşıyor. Sosyolojide toplum bilimleri ve bireyiz. Biyolojiye göre canlı bir türüz
Fiziğe göre yapı taşlarımız organik atom Ölünce de inorganik atoma dönüşme Atomlar dönerken.... Var olmanın dayanılmaz çekiciliği ile yokta olduk. Evreni kayıt eden tek bir insan ömrü yok
7 Eylül 2020 Sinop Şiirde anlatılan soprano Gerçek karakter değildir.
38 YIL ÖNCE .......................
Apartmanların beton alevlerin de Hepimizden daha çaresizdi nineler Zamanın derinleştirdigi yüzleri ile Nineler ateşlerin çevresinde Kül ve duman oldular.
Bir sobanın başına oturmadan Bir masada yemeden Birileri ile sohbet etmeden Gülmeyi ve ölmeyi unutmuş nineleri Bir serçenin kalbi yuvarlanırken dallarında O zaman tebessüm etmiş nineler
11 Eylül 1982 Kars
Kars askeri Yemekhane televizyonunda BİR AN ANLIK OLARAK Gençlerin huzur evinde kalan ninelerin ziyaretini gösterdi .. Şiirin esin kaynağı oldu benim için Dünya yaşlılar gününü başlığını Dünya nineler günü yaptım
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir diyebilir miyim bilemiyorum çok güçlü anlatılmış yine insanın geçirmiş olduğu yılların felsefesi ve vurgulanmak istenen bir dönemi, her okudukça insana yeni birşeyler katan ve düşündüren dizelerinize ve yazan kaleminize tebrikler ,saygıyla değerli şair,
Senin her şiirinde hayat var, insanların yüzüne yüzüne yumruk atan gerçekler var ve ben her seferinde yeni bir şeyler öğreniyorum.
İyi ki tanıdım seni....
Sevgi ve saygılarımla....
///////
Hani yazmışsın ya şiirde anlatılan soprano gerçek karakter değildir diye. Şiirdeki kaplumbağalar ve yaşlı sopranodan yola çıkarak ülkemizin CARETTA KARETTALAR'ı için savaşan gerçek bir ninenin var olduğunu eklemek isterim.
KAPTAN JUNE... İlginç ve takdire şayan bir insan...
//////////
Varlıklı yaşamını bırakıp 60 yaşından sonra İztuzu'na yerleşen June Haimoff, caretta carettaları yaşatmak için 30 yıldır uğraş veriyor. “Bir avuç kaplumbağa için turizmden ödün veremeyiz...”
Eğer 1986’da Turizm Bakanı olan Mesut Yılmaz’ın bu kararı zorlu bir kampanyayla engellenmeseydi, bugün Dalyan’da yumurtalarını hâlâ törensel bir güzellikle bırakan caretta carettalar belki de olmayacaktı...
Geçen hafta sonu dünyanın en ilginç doğal coğrafyalarından birine sahip Dalyan’daki ‘Mavi Deniz Özgür Caretta’ proje tanıtım gezisinde, bu konuda bir ömür harcayan June Haimoff’u yani Kaptan June’u da tanıdık. İngiltere’de 1922’de doğan Haimoff’la yaptığımız sohbet, bir film senaryosu olacak kadar ilginç bir hayatı serdi gözümüzün önüne. Kaptan June’nun Türkiye macerası 1975 yılına dayanıyor. Teknesiyle geldiği Dalyan’da İztuzu’na âşık oluyor. Yıllar sonra 60’lı yaşlarındayken o aşk yeniden depreşiyor ve yerleşmek için tekrar dönüyor İztuzu’na. Soyadını aldığı eşi sayesinde yaşadığı jet sosyete hayatını, Louis Vitton bavuluyla geldiği İztuzu’na yerleşerek terk ediyor. Yeni yaşamına sahildeki ilkel barakalardan birinde başlıyor. O yıllarda tanıştığı, bizim de rehber olarak bu gezide tanıdığımız Abidin Kurt’tan bölgede kaplumbağaların yaşadığını tesadüfen öğreniyor. Ve Haimoff’un hayatı bu bilgiyle değişiyor. Türkiye’nin farkında olmadığı caretta carettaları gizli gizli izleyerek tanıyan June’un ‘zorlu yılları’ böyle başlıyor. June’un verdiği çevre mücadelesi, aslında hâlâ süren “Çevre mi, ekonomik gelişme mi?” tartışmasının da bir tarihi adeta...
İztuzu’nu kurtaran telgraf Barakasında yaşarken, İztuzu’na Kavala Grubu tarafından İngiliz-Arap ortaklığıyla 1800 yataklı bir otel projesinin yapılacağını öğreniyor. Bu, bölgenin katli anlamına geliyor. Çünkü yaptığı araştırmalardan öğreniyor ki; İtalya ve Yunanistan’da kaplumbağaların yumurtlama alanları turizme kurban edilmiş. Son bölgelerden biri ise İztuzu. Bölgenin kurtarılması için harekete geçiyor. Greenpeace, Doğal Hayatı Koruma Derneği gibi kurumlara yazılar yazıyor. Hem yöre halkının bir kısmını, hem Mesut Yılmaz gibi turizmde sınır tanımayan gelişme yanlılarını karşısına alan kampanyasına uzun süre sonra yanıt alabiliyor. “Bugün İztuzu’nda 1800 yataklı otel inşaatı başladı, imdat imdat imdat...” diye yazdığı telgrafa WWF Başkanı Prens Philip’ten ve Avrupa Konseyi’nden ses geliyor. Mesut Yılmaz’ın “İztuzu’nda kaplumbağa yok. Ben bizzat oradaydım, görmedim” sözlerine rağmen Başbakan Turgut Özal’ı da etkilemeyi başarıyor!
İnşaat duruyor, bölge bugün Türkiye’nin 15 Özel Çevre Koruma bölgesinden biri oluyor. İztuzu bölgesi akşam 20.00’den itibaren tamamen boşaltılıyor. Yumurtlama alanları sürekli korunuyor. Aradan geçen yıllarda bölge büyük bir katliamdan kurtuluyor. June kaplumbağalar için bugüne kadar yapılanlardan memnun olsa da kaygıları, korkuları sürüyor. Çünkü o yıllarda 50 olan tekne sayısı bugün 600 civarında. Dalyan’ın 2000 olan nüfusu ise 5 bine yakın. Bölge yazın da bir milyona yakın turisti ağırlıyor. Dalyan’ın sembolü olan Kaptan June hâlâ yapılacak çok şey olduğuna inanıyor. Mücadelesini kurduğu Deniz Kaplumbağalarını Koruma Vakfı’yla sürdürüyor. Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) ile de işbirliği içinde faaliyet gösteriyor.
Hem yurtdışı hem de Türkiye’de yayımlanan ‘Kaptan June ve Kaplumbağalar’ kitabından sonra yeni bitirdiği kitabının son düzeltmelerini yapıyor. Kaptan June bugün Türk vatandaşı. Bir yabancı ve yalnız bir kadın olarak; kimi zaman casus olarak suçlanmasına, kimi zaman hakaretlerle karşılaşmasına, doğa savaşıyla geçen yıllarına rağmen Dalyan’a hayran. Hâlâ güçlü ve inançlı bir doğa koruyucusu. Dalyan’da 20’ye yakın kedi ve köpeğiyle yaşadığı evinde okuyor, yazıyor, tüm gelişmeleri izliyor. Bayan June, İnci Akü gibi Dalyan ve kaplumbağalar için koruma projeleri geliştiren kurumların da en büyük destekçisi. Onun bu özverili çalışmaları binlerce kilometre öteden görüldü ve geçen mayıs ayında Prens Charles’ın elinden ‘Kraliyet Nişanı’ almanın onurunu yaşadı. ‘Diğer vatanı’ Türkiye’de ise Cumhurbaşkanlığı’ndan, TBMM Başkanlığı’na ve bakanlıklara kadar pek çok kurum bu topluma değer katanları ödüllendiriyor. Kişisel kanaatim Kaptan June Türkiye’ye değer katan insanların başında geliyor ve o da bu topraklardan böyle bir ödülü hak ediyor.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.