Susmak, dilsizleşmek,
Yürümek, konuşan, bağıran, koşturan güruhun içinde,
Bazılarının başına yıkılan dünyayı seyretmek,
Evvelâ kendinden nefret ederek,
Serin bir esintinin,
Gökteki dolunayın,
Gün batımının ahengine dalıp,
Olduğun yeri garipsemek,
Ağlamayı isterken, kahkahaya tutulmak,
Aklın köreldiği yeri hâlâ kazıyarak;
Kırılan, bükülen, moraran tırnak uçlarıyla,
Israrla iyileşmek isteyen bedeni,
Tokatlamak, örselemek.

Susmak, dizginlemek:
İçinde var olup, yaşamak isteyen herşeyi,
Dışarıda yankılansın diye doğan haykırışları,
Kursakta düğümlemek,
Yarınları düşünen beynin her bir kısmını,
Kemirmek, çürüyen dişlerle,
Kapana kısılmış,
Kapanan göz kapaklarıyla inatlaşıp,
Şiire dönüştürmek, baygın bakışları taşırıp,
Bir günü bitirmek, umutla vedalaşıp,
Derin bir nefes alamadan,
Bir güne başlamak, tokalaşıp,
Zaman, kendi üslûbuyla bir köşe başından geçip giderken,
Kendi mizacı, kendi mizahıyla şakalaşıp.

Susmak, hissizleşmek,
Tutarsızlıkların, tuttuğunu kopardığı yerde,
İstemek sevgiyi en derinden,
Sanki dünyaları arzular gibi;
Utanarak, çekinerek,
Hor gören, aşağılayan bakışların,
Altı üstü îma,
Hadsizleşmek, martılara, saksağanlara sinirlenirken,
Dolaşıp dönmek,
Bizi bizden çalanların koynuna,
Göğü delen gümbürtüye kanıp,
Yağmursuzluğa koşmak, dolu dolu gözlerle,
Bize kalmayan, birkaç ağaç gölgesini,
Yaşatmak hayallerde,
Kuruyan derelerin kızgın kumlarında oturup,
İçerlenmek, hüzünlenmek,
Birazcık daha sabretmek sadece,
Sonra yine kendinle eylenmek,
Sonra yine dellenmek.