27
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2225
Okunma

Şiir yazdığımı henüz idda etmiyorum. Yazdıklarım sevgi, saygı ve en önemlisi akla yakışan; insan tanımından çıkılmamışlığın anti-aşkına olan denemelerdir.
Önerme şudur :
Aklı çalışmayanın ne kalbi ne de vicdanı çalışıyor olamaz.
Ve bu haldeliğin aşkı, sevginin insan kadarı bile değildir !
Dokuz kat gök mavisi…
Yedi kat ‘tamu’ kızılı, nefretin !
Ve ‘uçmağ’ duyumsaması ise
rengi sevginin…
Sensiz ‘sen’den, bensiz ‘bana’ya ;
‘Arasat’ olur, sonuç !..
Anlamsızı ‘anlam’lar, sadece aşk…
Ötesi.. yalın yok(suz)luk…
Yani ve öyleyse;
nasıl çıkılır da buradan ?
inançlı ve ikna olunmuş tümceler yazılır,
önce kendine, ona sonra :
Bir de yalnızlığa..
anlam yetirilebilir ?
Sonra, nasıl açıklayabiliriz,
çok sev(il)erek ‘nefret’ edilmişliği?!
Ve nasıl kurtarıp da,
insan kendini,
Sevgi/aşk arasına, bunca girmişlik sefaletinin !
Dağı(tı)lmışlığından, toplayabilir?
Ve niçin;
çok önemsenince soğur kalpler ?!
Niye, saygıya aklılla kin duyulur ?
Neden, mantığın maktülü olunur !
Kim, makulün katili olmayı öğretir aptalca aşka ?
Nasıl, sevgi ‘aşık’ :
Saygı da ‘mecnun’ edilir de..
Eline kalem aldırıp, şiirleştirmek iken,
sevileni amaç..
Tutup,
en son olacaktan şair seçilir ?!
Göktürkmen
A. Kutlu Ayyüce
18 Temmuz 2008
5.0
100% (1)