GÖÇMENLER!
Daima birliktiler
Her otelin suiti onlar içindi Petrol gelirleri taşkındı adeta nehir Gezdirip duruyordu para şehir şehir Lüks arabasını karşıladı vale Anahtarı alırken alışıktı bu hale Otelin altın renkli asansörü gelince Rahat nefes aldılar suit kata çıkınca Karşıladı beyaz takım elbiseli adam Hizmetinden pek memnundu madam Kapıyı beyaz eldiveniyle o açmıştı Suit gülücükler saçmıştı… “Yemeğinizi içeride mi dışarıda mı yersininiz?” Şehrin ışıkları ve ışıklı deniz Hıım… Zil çalıyor midemiz Madem Fino’ya bakıp Gözü gözüne akıp “Balkonda yiyelim mi, hayatım?” Fino güngörmüş köpekti İpek kanepeler şark halıları Yakut rengi kadife perdeler Pislediği yerlerdi Bir kez havladı Adam mesajı aldı kapı kapandı Fino sıçrayıp kanepeye oturdu Madam’a çevirdi papyonlu boynunu Fino, TV’yi aç diye kafasını salladı İki kez havladı madam emri anladı Hayatını hayatına feda etmişti madam Fino gibi olmalıydı adam dediğin adam Oturdu yanına kumandaya bastı Fino da kendi de yüzünü astı Akdeniz kıyısında yine göçmen botu batırılmış Sahilde çocuk cesetleri şişmiş Fino havladı kanalı değiştir Gelir gelemez bu saçmalık yetişir Hadi yavrum havla sende ver veriştir ’Kim ağlayacaksa ağlasın haline göçmenlerin!.. Dur biz açalım bir program güldürenlerin!’ M.Talât Uzunyaylalı |
duyarlı yüreğiniz var olsun
saygılar.