0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
866
Okunma
Tüm vefasızların
Kılçıklı vedaların
Yürekte bıraktığı tattır
Ezik buğday kokusu
Boynu bükük başaklar
Ve gözlerinde gördüğüm son damla yaş
Yakıyor genzimi
Kulağımda uyuyan iki çift söz
Toprağa kesiyor benzimi
Sır tutmasını bilseydin
Göçe kalkmayacaktı turnalar
Denizler çekilmeyecek
Dereler susmayacaktı
Susmayacaktı sevdanın türküsü
Asra damgasını vuracaktı
Mecnun’un yüz yıllar önceki ülküsü
Yılkı atları gibi
Tozu dumana katarak gitmeyi seçtin
İzini izimden silerek
Aşıma kan doğranacağını bilerek
Ürperen ruhlar kadar titrek
Öyle ki bütün gülleri inciterek
Gitmeyi seçtin
Ardın sıra yürüdü zifir
Çalındı güneşin nuru
Sunuldu soframıza zehir
Hanemize küf düştü
Kestiler Azrail’le sözümüzü
Kefenimiz oldu mehir
Kanat çırptığından beri müpheme
Kahkahamıza konuldu tehir
Posta yemiş gözlerim
Kilim altına itilen içli sözlerim
Varınla soluklanan gönül mabedim
Bir de çekilirken yamacına
Genzimde öylece duran
Ezik buğday kokusu
Kül ediyor cümle mazimi
Silip süpürüyor
Gönüllere işlenen gümüş izimi
Yana yakıla öğrendim
Döne söküle
Tırnaklarım çekile çekile
Artık korkmuyorum kaybetmekten
Susarak izliyorum
Ömrümü tarumar eden bu mezalimi…
5.0
100% (5)