3
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
825
Okunma
Hangi şehirdenim , bilmem
fena sayılmaz halim , yalan
Sen varsın
ağaç yaprağından daha güzel , gerçek
annem yaşarken, gökyüzü maviydi
mutluluk tutkudan bir şadırvan olurdu
Ve ne zaman ki kapısız bir kafes gördüm
ölümün öbür ucuna gittim
-şüphe sokağının sonuna-
-gönül açlığının serin havasına-
-ıslak özlem akşamına-
ben onu görmeye gittim ,
gitmelerin öbür ucuna
Gittim
gittim kadına kadar
tutkunun sessizliğine
yalnızlığın kanat sesine kadar
Ve sonra aşk göründü
oyuncak bebeğin sabah ile kucaklaşması
Tek bir şeyde onca şey görünür mü?
Çocuk gördüm, ay kokluyordu
Kitap gördüm, kelimeleri billurdan
aşk göründü
dalga göründü
kar göründü
dostluk göründü
hayatın rutubetli tarafı
yağmur damlalarında yalnızlık kokusu
çiçeğin topraktan fışkırışı
asmanın duvardan dökülüşü
pencere ile ışığın savaşı
karanlığın arkasındaki
aydınlığın öksürük sesi
açıp kapanan
yalnızlık penceresinin saf sesi
aşkın deri değiştirmesi
ruhun kendi kendini tutarken çatlaması
...
Ben
dünyanın başlangıcına uzağım belki
ama çiçeklerin nabzını tutuyorum
suyun ıslak kaderine aşina olsam da
ağacın
her daim yeşil olmayışına ne demeli ?
5.0
100% (7)