.
Taklidi ihlas sandık, esareti asalet,
Olduk bezirganların din ticaretine alet.
Kapladı perde perde ufkumuzu cehalet,
..........Ne akşamı anladık, ne geceyi fark ettik...
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...
.
Büyük bir iştiyakla, tespihi aldık ele,
Kalbe inmeyen zikri, vazife kıldık dile.
Gördük dünya işini, hile ve hilaf ile,
..........Helal rızkın izinden, gizli gizli çark ettik...
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...
.
Günaha mesafenin ölçüsünü kaçırdık,
Dünya saadetini kanat takıp uçurduk.
“Kurtuluşun” yolunu ıstıraptan geçirdik,
..........Nimetler tarlasını hiç yok yere herk ettik...
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...
.
Kimi kutlu ocaktan, kimi büyük imammış,
İrşad için hepsinde, ilim-irfan tamammış.
Mürşidi olmayanın, ömrü boş, gönlü hammış,
..........Allah’la yetinmeyip, kılavuzu kırk ettik...
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...
.
Başımıza ne gelse, bildik bahttan-kaderden,
Mes’ul tuttuk Allah’ı, haşa, dertten-kederden.
Menzil sorduk iz bilmez kılavuzdan, liderden,
..........Ruhlarımıza şirki, “besmeleyle” zerk ettik....
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...
.
Eğri-doğru kalmadı, soru-cevap karıştı,
Haram-helal kalmadı, günah-sevap karıştı.
Evvel-ahir kalmadı, hesap-kitap karıştı,
..........Kendimiz cambaz olduk, dünyamızı sirk ettik...
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...
.
Hakikate uymayan, sözümüzü hiç sorma,
Mala-mülke doymayan, gözümüzü hiç sorma.
Kabuğumuz şık amma, özümüzü hiç sorma,
..........Edep, erdem atını, bir kenara park ettik...
..........Sürü/m sürü/m sürünüp tefekkürü terk ettik...

Veli BOSTANCI