21
Yorum
51
Beğeni
0,0
Puan
883
Okunma

seni özlediğim günlerdi
köprülerin altından ne suların aktığını
bilmediğim
şehirde birileri geçip gidiyordu işte
normal evler vardı o zamanlar
normal Ankara evleri
minderinde sedirinde oturup
çay kahve içtiğimiz
yere sofra altılar serilirdi o zaman
bir kasnak, üstüne sini
bir tas, sahan vardı üstünde
çorba yemek konulur
kaşıkla çatalla uzanılırdı yemeye
baba başladıktan sonra
insanlar ne kadar sesini çıkarırdı
bilmiyorum
kol kırılır yen içinde mi kalırdı
yoksa bir kent mi duyardı aynı acıyı
yaralar nasıl bunca derinleşti
kül basmakla geçmedi
yetmedi komşunun doktoru olmak
kan sızdı
seni beklediğim günlerdi
daha kimlerin beklediğini bilmediğim
düşlerim yaşadığım gündendi
herkesin dış yüzünü gördüğüm
oysa fink atarmış içlerindeki düşman
kuşanırmış silâhını
bir yoldan diğerine geçerken
ya da gelip çayımı içip kekimi yerken
çekmeye hazırlanırmış şarzörü
ona bir iş öğretirken
ne kadar yorulurlardı kim bilir
yeni günler hazırlarken
oysa kapı komşusu gibi bir şeymiş ölüm
yaşama tutunurken
direnirken
hakkını ararken
sabah ezanıyla kapısını açarken
arkasında bırakırmış hayatı
uyurken
son ne zaman yazar
seni sevdiğim günlerdi..
05. 01. 2020 / Nazik Gülünay