5
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
768
Okunma

Gecenin duldasında sipere yattım
Kalemin namlusuna yüreğimin şarjörüyle mürekkep mermisini sürüp
Ellerimin emniyetini indirdim
Şiiri şakağından vurabilmek için
İlham perilerinin hayallerle ateş dansını bekliyorum
Yıldızlar yeryüzüne kur yapıp
Deniz mehtapla sevişirken
Herkes aşk avına çıkar
Biz kelime avına...
Hayal gücün kadar şair
Empati yapabildiğin kadar
insan
Engebeleri aşabildiğin kadar özgürsündür...
9 ay karnında misafir ettikten sonra
usanıp
iki avazda beni rahminden kovdu güya
Oysa sürgüne saldığı dünya da buram buram ANA kokuyordu rüya...
Bazı anılar vardır
Her salisesi her zerrenizde binlerce iz bırakan
Ve öyle hırçın eser ki rüzgarı
Yüreğinizin kuytularında dere tepe düz bırakan....
An olur
Gönlün küserken genzin yanar
Elin yazarken yüreğin kanar
Sol yanına paraşütle ince sızılar iner
Ve yaşama sevincinin feri bir an da söner
Göğüs kafesine binlerce Baykuş tünerken
Göz kapaklarının biri mağripe
Diğeri maşrike demir alır
Kavuşmak haram olur kirpiklerine
Muson yağmurları mihman olan
gözlerinin güvertesinde
Güneşin kır atını üzengileyip
Ufuktan çıkıp sana doğru
Dörtnala gelmesini beklersin...
Bu gün hep seni sayıkladım
Hem seni sayıkladım
Hem de köpük köpük dalgalanarak
Etrafımdaki balçıklaşmış
Tüm yosunları ayıkladım berrak sularımdan
Pir-ü pak oldu saçım başım
Pırıl pırıl gülümsüyor kumsalım
Elvan türlü deniz kabukları
Kulaç kulaç kucakladı kıyılarımı
Artık süsleyebilirsin mavi hayâllerimi...
Ah be esmer gözlüm
Sesin, sedan sürgüne seyyah olmuş
Suretini safran sarısı hazan bürümüş
Tut mu yedi şeyda dillerin
Burcu, burcu aşk kokan ellerin de
İğde dikenleri çiçek mi açtı
Ürkek kaldırımlar üzmesin kudnu kaftanlı kalbini şirin sözlüm
Hadi tut yüreğimin elinden
Şakayıklar şakısın gönlümüzün bam telinde...
《Nafize》