30
Yorum
58
Beğeni
0,0
Puan
2318
Okunma

...
sancılıydı
henüz doğmadığı zamanlardı kırmızının
kederistan şehrine yine
hazanın vurduğu saatlerdeyim
payandası kırılıyor süvari bulutların
seyir halinde şimşekle fırtına ..
bir kıyamet kavşağında
yeşil renk ihlali
öğrenmiştir tazeliğini hüznün
yetim bir çocuğun bakışlarından
devrildi lambalar
devrildi can’bahar
bu bir sarı ikazı
senden sonra hiç bu kadar
daralmamıştı yüreğim
eskidi bir gün daha
buruşturulmuş kağıt parçaları gibi
atıldılar geri dönüşüm kutusuna
geri dönüşü zordu günlerin
gitgide çoğalıyor harabeler
gitgide çoğalıyor gücenmiş mevsimlerin selâsını okuyan minareler
çek çek bitmiyor
ninemin tespihindeki inşirah/taneler
âmâ bakıyor gözleri mücellâ aynaların
toneri lekelendi gecenin
ayın dudaklarından kemirecekler
bilsen ne kadar da antolojîkti
geri geri yutkunduğumuz kelimeler
yüksek bir gerilim hattının
telinde canını çekişiyor zaman
kulakları iğfal ediyor
caddelerde eflatun çığlıklar
küfreden korna sesleri
göz yaşlarının kıyısına kadar inmiş
barakalarda yeni bir ecel mi bekliyor akbabalar
kambur bir esaretin çemberinde
özgürlük hasretiyle kuduran çapraz ulumalar
haylaz bir ateşe davet çıkarıyor dekolteli bakışlar
gölgemi kefenleyip beni bir mahşerin içine çekiyor
inadına yıldızlar dökülüyor gecenin terkisinden
inadına yaşıyorum
ama inadına her gün ölüyorum
nereye gömüldüğümü bilmeden
sakinliğini yitirmişti an
meydanların katı kalabalığındaydı ahvalimiz
bir tas şefkatin içinde susuyorduk
kimselere duyuramıyorduk kanımızda istiflenen hasreti
Ferhat’ın dağları gibi vuruldukça yaşlanıyor
vuruldukça ufalanıp ağlaşıyorduk
alabora oluyorduk hıçkırıklar girdabında
kapılırken sıtma geçiren dalgalara
mavi değildi
bu bir vurgun ikazı
alarm veren sirenlerin sesi sesimden dışarı duruyor
korkuyorduk ..
kombine kanamalarla ölüme davet çıkarıyordu
diz boyu recim taşları
hicret yorgunu bir adamın resmini çiziyordu
ağlayan duvarlara
parmak izlerinde gece devriyesi
kırık bir gün kaçağıydı sevda
hiç kurumadı iniltilerin seviyesi
zemin ıslak
nereden geliyor bu zehrin kokusu
Allah’ım!
soluk almanın rengi mi değişiyor yoksa
morla karışık her yer simsiyah bir tuval
senden sonra
hiç bu kadar kararmamıştı yüreğim
...
-boran