Mavi bir tanrıydı aklının kıvrımlarında
Raks eden buğulu benekler
Aşkın delaleti işte kaptı kaçtı sevdalardan sarkan
Dolgun başaklar ki aşkın eridiği bir kavis
Şekillenen gökyüzü elbette
Muradın yüz ölçümü
Bin bir yeis ile kucaklamak hayatı
Nasıl da aşikâr…

Günler ve notalar:
Her güne denk düşen bir nota.
Noktasız bir hafta ve noktasız
Bir hüzün bildirgesi:
Sesi çıkmayan gökyüzü
Ve sabit bir tanrı sözüm ona
Aşkın efkârı bir de yüreklerin yalıtılmışlığı
Misafir iken ağırlanan
Ev sahibi bir haftada saklı
Yedi nota.

Noktasız ve pervasız bir özlem
Gözün üstünde ürkek bir kaş
Belki kavisli şafağı atmış gecenin mağdur imgesi
Yana yakıla sevmeyi şiar edinen
Gölgenin de peşrevi
Hüzne biat bir sarkaçta
Akla zarar o yedi gün ve yedi nokta:
Ne bir fazla ne de eksik
Sözcüklerin sırıttığı bir diyarda
Sessizliğin hüküm sürdüğü tek rakam yedi.

Başı bağlanmış yedi cüceler
Hayıflanan göğün muradı
İklim kadar değişken
Sırıtkan mizaçlar
Oysaki somurtan bir tanrı ve gözyaşı
Hele ki Rabbine âşık müminlerin bitimsiz niyazı
Ve işte kâfir imgeler susup da
İnanç girdi mi devreye
Solan bir günün peşi sıra
Sürüklenen tek bir nota.

İnancın diyezi
İmansız yüreklerin de garezi.
Satılan her nota bir güne denk düşüp
Satılmış her yürek
Sonlanmışken ömür tek oturumda
Baştan çıkan felek
Elbette inhisarında münafıkların
İnancın bakiyesi illa ki umut ve sevgi.

Fıtratın ısrarı ile
Dolgun yedi nota
Dünyanın kaç günde yaratıldığını sordular mı yere göğe:
Yedi gün kayıtsız şartsız
Devrik cümlelerden arda kalan bir imleç
Elbette kucakladığın kadar hayatı
Soytarı nefsin aşkla ve inançla imtihanı:
Altı üstü yedi, azizim:
Ne bir eksik ne de fazla
Aşkla sevdik ve yaşadık biz diyenlerin nazarında.