34
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1991
Okunma

küçücüktüm ellerimde öldü
küçücük bir kuştu
ah ellerim küçücükken
bir kuş ellerimde öldü
ve benim küçücük ellerim
çiğ bir kış sabahı sevdiğim
çığ altında ezilerek
bir kuş gibi süzülerek öldü
ve sevdiğim
kuşlar hep tekerrürdü
misal bir mayıs öğlen vakti annem...
ve ardından kuş da öldü
birkaç yaz üst üste sevdim
yaz da gitti sevdiğim de
bir şeyler başladı bitti
tutamadım tutamadım
sahiydi ellerimdi hatırladım
en önce onlar gittiydi
ardından da kuş
ve hep çiğ bir kıştı yazın sonrası
olmamış pişmemiş oturmamış
hemen kalkıp gidecekmişcesine
soğuktan öldürecekmişcesine
güneş altında yeterince yanmamış
kardan ve hiçbir yârdan adamla
oynamamış oynatmamış
inanmamış kanmamış kanıksanmış
kızak bilmez kazak giymez
üşütür üşütür...
üşüten o’ydu işte koca bir ömrü
miş’li geçmiş cümlelerle haşır neşir kışlık dil!
ve ellerim sevdiğim...
okşasın için bir başı
ölüdürler diye hiç
yazlık bir gönül tarafından çağırılmamış bil.
ne ki şimdi cıvıl cıvıldır kuşlar
kırk yaşlardır bunlar
son kışlardır umurumda mı ah
ki yazlardır gelmiştir koşa koşa
ki olgun bir kış ertesidir erimiştir kar
erimiştir ermiştir/ gönül...
kendini bunca kış sonra kalkıp
dirilmiş elleriyle sana vermiştir
ve tarihim ve âti’m
ve bütün saatlerim
ve hâlim gayrı...
gözlerinin bebeğinde kanat çırpan o kuşa
teşekkürden ibarettir.
JD