kirpiğine tırmanıp
ada göründü’
demiştim
göz bebeğine baktığım yay’ında

hatırla,

fincanı ters çevirmişti gözlerin
ölene dek çıkacak bir falın
canlı yayınında..


bütün bunlar renginde yüzüp
kalbime verdiğin aşk küreğiyle çeke çeke kendimi
yalnızlar rıhtımına bağladığım o derme çatma saldan indiğimde oldu


yol uzundu
haliyle yorulmuştu kolum
kanadım
ve yarı aç yarı tok tutuyordu
umut denen azığım


hikayenin başını biliyorsun zaten
sonunu da
hatta bolca reklam alan, arayı da


şaka bir yana,
ne yazacağımı unuttum
çaktırma..

ha evet,

adaya çıkmıştım
ve sen beni
rıhtımda ağırlamıştın..


güzel bir adaydı yalan yok
hatta ada’n dile gelip
aday göründü’ demişti içinden


sormadım tabi
ne demek istediğini


isteyenin dört yüzü kara’ nasılsa
hayır hayatım sana demedim
ah benim haritaya
metod
suya terazi olan sevgilim..


adanın üstünde kaşın vardı hatırlıyorum
ve o kaşın yamaçlarında susamlar yuva yapmıştı martı gagasına
sen aşk’ dedikçe
bulutlanıyordu gök yüzüm
gül boğan gamzelerinde


sonra akşam oluyor
sesi kısılıyordu çığlığın


martılar yamaca
kolların omzuma çekiliyordu

hatırla,

çoban ateşinden çıkan o çıtırtılı sesi
küle dönene dek sürdü
masallara üflediğin tılsım suresi


şimdi yeniden karşılaşırsak eğer
fincanı ters çevirmesin gözlerin


hem adanda falan gözüm yok
dört yanı parselledim..