16
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
1003
Okunma

Ölümü düş’leyen düşüşlerin güncesi adeta
Mavi aksanlı şiir
Kapandığı ayaklarına yellerin muradı
Düşmüşken dillere
Savsakladığı hazan’ı emercesine mavi gökyüzü.
Dirlik sancısı kelam
Hazmedemediği ömrü çalan kıtalarda
Bir ara namesi
Kundaklanan boyutsuz ferman.
Saklı yarım adalar
Küpeştesinde hüznün
Bir bakraç garipsenen
Mizacı aşkın,
Çalakalem yaşayan da şairin güncesi
Her eksik selam her nasılsa
Arka ayakları yok bulutların
Ne de feri sönmüş tutuk sesinde nizamın
Bir garip lehçe kundaklanan.
Haziran güncesi somurtkan
Mevsim kadar dingin olmaya dair bir özlem olsa olsa
Kanadı kırık şelalenin her damlasında
Buz biriktiren hezeyan.
Gök kaygılı,
İstop oynayan çocuk sesinde
Kırık bir saklambaç mavisi
Elzem olan bir düş mü de
Hazan bahçesi her öğün kayıp da giden
Bir yıldız neticede.
Sehven yenik notalar
Delişmen aksanında çılgın mavinin
Bir sure dinginliğinde
Yanıp tutuşan mizacın
Her katresi ait olmanın şerefi ile kozasında
Saklı üç beş bulut vesile olan
Sarkacın deviniminde
Varsa yoksa kesmediğimiz umut.
Meyleden bir ırmak mı
Yüreğin yarasını saran…
Kazan kaldıran bir fetva mı
Sevecen bakışların muadili kırık üç beş hece.
Hadi, oradan demenin meali
Telaffuzu imkânsız aşkın da yanık teni
Oynaşan özlemin keşke sönüverse feri.
Şimdimizi yüklendik de döneniyoruz beyit beyit;
Dünümüzü gümledik madem
Yarının vebali mi söylemediğimiz?
Göğün tasası aşkın hatırına
Yenik bir serzeniş
Kaybolan o esaret müptelası olduk bir kez şiirin.
Kanatan sesi hüznün
Kapıp koyuverdiğimiz her karede ölgün yüzün
Sorgu suali bilip bilmeden
Kadere biat ömrün titrinde saklı
Sürgülediğimiz mahzeninde henüz verilmemişken hüküm.
5.0
100% (22)