8
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1469
Okunma

Çok uluslu acıların baş şehri hangi hüzün batağı ise…
Göğün çatısında mavi minder;
Dokusunda ömrün hezeyanların
Çürüğe çıktığı o d/oku…
Haşmetli evrenin bekçileri
Aşiyan Mezarlığına düşüp de yolu Tanrının…
Hazmedemediği ne ise ölümlü düşlerin vasisi
Benim yazmadıklarım.
Aşkın şafağına dayalı bir k/alem
Dünü ile yarın arasında köprü kuran
Metazori bir gülümseme
Batılın endamlı efkârında
Çürüğe çıkan şiirler
Oysaki her biri ülkesine ve aşka nasıl da bağımlı.
Şimdi atıl düşler örelim azizim;
Bir elimde kalem
Dayalı iken namlusu kelimelere
Gizlice elemin mahrem dokusunda
Hüzünlü olsa olsa benim tüm hecelerim
Afakî görkemin de iz sürdüğü yetim mecrası
Görünmedik her halede
Boy ölçüşen mevsimle
Oysaki hazan düşkünü bir esintiyim.
Şanlı ömrün
Şaşalı hüznüne çanak tutansa kefenim:
Bir dürtü adeta
Bir seferberlik biriken heyecan
Sanrı batağında
Gözle görünmez ne de olsa
Dil yarası banarken hatırına ölümün de
Bekası benim sökük rütbem.
Toz duman bürümüş âlemi
Sancısız geçmeyen günün arazı adeta
Şimşek hızında ölümle yüzleştiğim her satır başı
Bir tuzak olsa olsa düştüğüm:
Kem gözlerin methiyeler dizdiği
Şanlı sancağım.
Anmadıklarına da minnettarım
Söven bir isyanla yüreğimi
Bozguna uğratan.
5.0
100% (18)