16
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
2663
Okunma

Özlemi sağanaktı ömrün de vebali
Nasıl ağır ve dokunulmazlığı
Ölümlü duyguların safsata yüklü kimi zaman
Eşkâlinden yansıyan bir tereddüt işte
Mütereddit yorgunluğun ilamıydı
Göz göre göre sevişlerin bedeli.
İkircikli bir rüya âlemi:
Konan satırlara o düş gezgini ilham:
Kanayan ve kanatan ömürden almak istercesine
İntikamını
Saf kan yarış atı gibi sevmeye teyelli yürek:
Nakşeden doğasında her dizenin
Bir rivayet belli ki
Çatlamazdan önce sabır taşı.
Bereketli ömür; bereketli gece:
Bol keseden hüzün dağıtırken hece hece
Her şaire yaraşan beyitlerin tevekküle dönük
Yüzünde garipsenen o mizaç:
Sapla samanı ayırt etsem ne olacak,
Demenin mealinde
Yüz görümü bir tedirginlik.
Handikapta sıradanlık
Olağan ne de olsa çatık kaşlı gölgelerin
İhaneti su götürmez gerçeklerde
Bata çıka yürüyen bir vecizeden çıkıp da yola:
Efkârı lüle lüle aşkın peyzajında
Ömürlük bir hadise:
Şehrin şiirlerle yıkandığı
Ki ruhun da bozguna uğradığı o merhale.
Kasıtsız bir ölüm takriben
Adam boyu yalnızlık tek tanığı
İllet alfabesinde zehirli şiirlerin
Teyakkuzda adeta mevsim.
Pür neşe olsa olsa hakkıyla sevip
Hakkıyla anılmak insanlık dilinde.
Şimdimi topladın mı saçlarımdaki aklara
Denk düşen bu hulasa ilhamın
Asık yüzlü ilhamı ne zamanki
Geçse boynuma
Demem o ki:
Kendi ellerimde verdim kendime öl emrini.
Teyakkuzda sabır ve sükûnet:
Kem gözlerin tetiklediği her ölümlü şiir gibi.
Sessiz bir çığlığı bölebilirim ellerimle:
Giyindiğim apostrof es
Bir de bir de yüreğimin mavisi:
Nasırlı sözcüklerim var benim
Elbette de ıssızlığım eşlik eder hecelerime:
Kanayan her şiiri
Su niyetine boca ederim içimdeki yetime
Öksüzlüğüm tartışılır lakin afacan
Yetilerinde küçük hacmimin
Elem kere fiş der içimin mabedi.
Duru su durgun ruh mu kefil tüm olanlara?
Hani, mağlup düştüğüm pervazında
Çocukluğumun,
İklimler seğirtir bir bir,
Açan her çiçeği de sen bilirim
Issız bahçesinde cennetin biliyorum ki
Ben de kalabalığa rastlayacağım.
Kırılmadık ceviz bırakmayan ahali;
Nakşeden doğasında
Elemli sözcükleri
Kerrat cetveli gibiyim son zamanlarda;
Önce artan derken yutan
Sanrılarım kadar da durağan olsaydım ya;
Hani mücbir sebeplerden yazıp
Başıma koyduğum kutsal kitabı
Nasıl ki sakınırım gözümden…
Bazen çift olur gördüklerim
Mevzu bahis sevdiklerimse vay halime
Sonramı kurcalayan sadece Tanrı
Demenin meali elbette tevekkülüm;
Yol yakınken ölmeli de:
Dargınım dağlara taşlara
Kime söylediysem derdimi
Duvarlar nemli yasıyla kustu da kustu
Aşkı filan geçtim, bayım
Zemheride üşümüşlüğümü de.
Alâmetifarika her düş’üm:
Düşün düşün;
İçinden çıkamadığım
Öncemi de unutabilsem
Başka yanlışım da olmayacağını bir bilsem
Belki de unuttuğum;
O yanlışa denk düştüğüm.
Harbi delikanlıymış bu yürek:
Varsa yoksa açmaza düştüğü.
Lakayt olsa da çoğunluk
Sevginin ta kendisi işte içimdeki azınlık
Bir de bir de;
Azığa aldığım kuytum:
Varla yok arası mutluluğun unuttuğu kadar
Unutulduğum.
5.0
100% (18)