Deniz Pırıl pırıl uzanıp gidiyor,
Önümde ayna gibi serili sanki.
Pastırma yazı vurmuş sahile,
Hava ılık öyle hoş ki.

Ayaklarımın altında kızgın kum taneleri,
Nihayet sıcaklığını kaybetmiş gibi.
Koşuyorum, deli taylar gibi.
Derya öyle sakin, hayat o kadar güzel ki.

Bugün şehirden uzağım, hatta insanlardan.
Her şeyin tadını çıkaracağım her şeyin.
Yıllarca hasret, uzak kaldım doğadan,
Yeşile ve maviye yeniden sarılacağım.


Çekirdek olacağım meyvelerin içinde.
Adaya açılacağım yaban otlarının eşliğinde.
Aylar var ki sükunetten ırak kalmışım,
Böcek olup uçacağım akasyanın dibinde.

Orman bile değişmiş uğramayalı,
Küçücük fidanlar ağaç olmuşlar.
Önceden gördüğüm kuş yumurtaları,
Birer serçe olmuş seyre dalmışlar.

Üvezler olgunlaşmış yere düşüyor.
Birkaç kuzgun daldan dala göçüyor.
Rüzgar yapraklarla dans ededursun,
Yosunlar yaygı olmuş "gel uyu" diyor.


Heyhat ! Ne çabuk da akşam oluyor.
Koca gün bitmiş karanlığa yeniliyor.
Doyamadım bu ahenge, bu güzelliğe,
İlahi bir huzur "biraz daha kal" diyor.

Tabii ya kalmalıyım, göle de gitmeliyim.
Köhne kayığımda romantik kürekler çekmeliyim.
Şarkılar söylemeliyim hem de bağıra bağıra.
Balıkları, yakamozları, mehtabı seyretmeliyim.

Kıyısında yürümeli, taş atmalıyım göle.
Dışarı çekmeliyim suda yüzen dal parçalarını.
Bu gece romantik olmalıyım, gerisi nafile.
Yıldızları seyretmeliyim uzunca bir süre.

Belki de içmeliyim içebildiğim kadar.
Öyle içmeliyim ki sarhoş olana kadar.
Mest olup kendimden geçmeliyim,
Tabiatı içmeliyim, son yudumuna kadar.