0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1617
Okunma
bulutlarım vardı benim
beyazdan maviye , milyonlarca renkte
sen hayatıma girdikten sonra iki renk kaldı
koyu gri ve daha koyu gri
oda yağmur altında görünmüyor artık
yağmur dedim de
gözlerimdeki yaşlar da gözükmüyor
böylelikle ağlarken , sokakta şemsiye almıyorum yanıma
gözlüklerimde saklıyor yağmurları
ama yağmur bana vurdukça
sen ve nefretin geliyor aklıma
senin yüzüme vurduğun kızgınlığın
bakışlarınla beni içinden atışın geliyor
ve bende içimden göz yaşlarımla atmaya çalışıyorum
ama bir şelale büyüklüğünü almış
dağların altındaki derin kaynaklardan geliyor
senin sevgin ve nefretin
ama bu yağmur ya beni bitirecek ya da bizi
neden hala acıtıyor onu da bilmiyorum
senin yerine koydum bir kaç şey
tez kitaplarım , piyanomun hoş tınıları
odamdaki deniz manzaram
ama sanırım sana çok kızgınım
o kadar ki kızgınlığım sevgimden de büyük
çünkü sevgiyle besleyerek büyüttüm nefretimi
nefret dedim de aklıma geldi
baş başa yediğimiz o yemeği
gözlerimin içine bakarken o kadar inandırıcıydın ki
o an dünya sanki durmuş
ya da bizi dışına atmış uzay boşluğuna serbest kalmışız
insanlar yok , sorgular yok , acılar yok
sadece sen varsın
ama uzayda bile acı varmış
çünkü sen acıttın
acıttın
ve hala acıtıyorsun
bana kötü davransan diyorum keşke
zaman , zaman
böylelikle sana olan nefretim galip gelecek
kendimi kandırdığım gibi kalbimi de kandıracağım
ama olmuyor
o muzip takılan uçarı çocuk yanın
gene kendini sevdirecek bir şeyler yapıyor
keşke gitsen uzaklara ve kurtulsam senden
ya da benden
böylelikle unutucam seni
unutucam kendimi
ama görüyorsun
şu an sen karşımda yazı yazarken
sana bakıyorum
seni hissediyorum
ama gene de korkutuyorsun beni
yalancı sevgili
yalancı
korkak
ve acımasız sevgili
sen bilmesen de
sana göstermesem de
ben seveceğim seni
sen hissetmesen de
ya da hissettiğini söyleyip de beni kandırsan da
nafile
benim duvarlarım daha yüksek
aşamazsın onları
çerçevelerimi çıkarsam da giremezsin göz tünelimden kalbime
ancak bir cerrah olmalısın
oda geçti artık
yaşın otuz , iş bitmiş
5.0
100% (1)