5
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
979
Okunma

Biz seninle
Aynı biderden tohum olup
Aynı toprağa düştük
Biz seninle
Aynı gülün dalında filizlenip Dünya’ya merhaba dedik
Biz seninle
Aynı ceylanın göğsünden abı hayat içtik
Biz seninle
Aynı Güneş’e gülümseyip
Aynı karanlıklara ağıt yaktık
Biz seninle
Hep aynı pencereden bakıp
Aynı ufuklara yol alırken
Sen mızıkçılık yapıp
Dalında yeşeren filizlere
ve hayata veda edip çekip gittin
Gitmeden önce
O cefakar sazın ile
Bir beste daha yapsaydın keşke
Bir empati yapıp
Şöyle bir baksaydın arkandan
Yokluğunda yüreğime düşürdüğün kor ile
Gözlerimi kavurarak
Yanağıma hendek açan
vücudun ağı zehir sularına
ağıtlar yaksaydın keşke
Keşke
Görebilseydin hayatımızı umarsızca
derdest edecek sensizliğini
Keşke
Hissetseydin kar yağmış saçlarımı tarumar eden
zemheri ayazından da beter zozanı
Yine de
Koyup gider miydin ki
o dönülmez yollara
Yine de
Girer miydin
Göğsüne kırmızı çarpı kazılmış çıkmaz sokaklara
Tahmin edebiliyordun oysa
Arkandan yüreğimin lime lime olacağını
Erciyes gibi karı kalkmayan saçlarımı yolmasam da
Bağrımın pare pare olacağını
Tahmin edebiliyordun
Ondandı
Hasta yatığında beni düşünmen
Ondandı yanındaki koltukta uyuyup kaldığımda
Takatin olmadığı halde
Kanadı kırık bir kuşun son bi gayret uçmaya yeltendiği gibi
Üzerimi örtmek için çırpınmam
Ondandı
Güneş güne yüzünü asıp
Dünya’yı zifiri karanlıklara bürüdüğünde
Ben eve giderken otobüse binene kadar
Pencereye çıkıp ışık tutarak arkamdan bakman
Ondandı
vardın mı diye
defalarca telefonun tellerini aşındırarak arayıp sorman
O cefakar sazınla
Bir de arkandan
Gözlerimizin şelalelerinden dökülen
köpük köpük sulara beste yapsaydın keşke
Şafak
kör düğüm olmuş geceyi sökerken
Yıldızlar gökyüzüne veda ededursun
Ben
hayalin hasretin ve şiirlerin
Tanyerinin saçları ağarana kadar
Sen ve dillendirdiğin sazın ile
muhabbetin belini kırdık
Kameralarda kalan kalbi buruk cemalin ile hasbihal ettik
Götürdün yine anıların andız bakışlı kervanını Erciyes’e
Binboğa’ya
Ağıl kayada
Kapı kayada biraz soluklanıp
Ucu bucağı görünmeyen özlemi
şahikaların yanağında dinlendirdik
Ellerimi uzatsam tutacağım sanki
Telleri kâh hüzünlendiren
Kâh şenlendiren yüreğini
Nağmelere nida eylesem
Döndüreceksin sanki
Işık dağına tırmanan o kervanı gerisin geri
Gece ve gündüz
Her saat
Her dakika
Her saniye yalvarsam
Yüce Mevlaya
Ayaksız at ile yola koyduğum yolcuyu
Kanatlı bir Meleğin terkisine atıp geri gönderir mi
Bilmem ki....???
Nafize