4
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1444
Okunma
Şayet kulağıma fısıldayan rüzgâr besteyse
Hamuş bir edayla "sus" verdi yalnızlığım
Bir semaver önüne oturup,
Durup durup iç çektim yalnızlığıma
Boğazımdan kızılın en güzel tonu akıyordu karanlığıma.
Eski radyoda bilinmez bir makamdan şarkılar çalıyordu bahtıma
Gözlerimi çok yıldızlı geceleri andıran laciverde boyadıkça,
Rüyamda aldığım kokunu düşünüyorum çayımı kokladığımda.
Bir taş üstünde ince belliye çay doldurup,
Bakıp bakıp da çayın boşluğu artıkça seni bekledim.
Senden sebeplenen boşluğa baktıkça çay kızılı gözlerini düşledim.
Semaverin eteklerinden kül dökülüyordu
Ateş-i aşkım ile harlandıkça
Menzilsiz uçtukça semâya duman,
Yudumladım çayımı muntazaman
Bir gelip de semaver önüne
Dalıp dalıp gözlerine iki kelâm etsem saatlerce,
Rüzgâr uğuldasa yeşil ağaçlar ardında
Senin kızıllığına daldıkça
Ara ara çay yudumlasam sesinde yok olmadan
Dudağımdaki sevda şarkısını mırıldasam sen duymadan.
Bir an yine seni düşünüp
Önce yok olup sonra var olup
Çay doldurmaya yeltendim, demin bittiğini anlayınca da
Kendimi mücrim eyledim, yollara sürgün ettim.
Bir çay suyu koyup demini bir ömür boyu bekledim
Bir ömür boyu seni bekledim Çay Gözlüm
FATMA GÜL KA* (OCAK 2019)
5.0
100% (14)