9
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1180
Okunma
Lüzum üzerine, esir düştüğüme biat
Bir kehanet dillendiriyorum:
Zamanın miadına inat
Aşkın epriyen rahlesinde
Buz tutmuş ön sözünde şehrin
Balyalarca aşkı kıyıyorum hiç uğruna
Şahikası olduğum yüreğin de firarını
Kutluyorum.
Doğum lekesi şiirin
Çok şirin bir hale
İçimdeki bayat aryaların efsane dokusunda
Ben efsuni bir gölge
Kaptı kaçtı hangi aşksa
Çekilsin çok çok öteye
Ve umut deryalarında
Ve yosun tutmuş özlemlerin
Adam boyu yalnızlığına şerh düşüyorum
Şiir dilinde bir aşkın da inkılâbı
Belki de makûs talihin
Göreceli ihaneti
Surların dibinde sırlar saklı madem
Ak düşse de saçlara
Neye istinaden bunca vazgeçiş?
Köhne bir lahit
İçimdeki duvarda kurşunlar vızıldıyor
Cebi delik bir şiirin imgeleri
Kırıştırıyor
Rahmetin enginliğine müptela
Sır tutmuş aynaların
Ser veren yüzünde
Muhabbet tellağı adeta
O ürkünç gölgeler
Dibinde dehlizin
Firar etmiş bir bomba
İçimde suskunluğa boğulan
Çocuk kadar sıdkı sıyrılmış hangi şiirse.
Şehirde voltalar atan güpegündüz
Bir aşkı sonlandıran
Oysaki gecenin lanetine bürünmüş ortalık
Ve kaos süregelen
Hulasası devingen suretlerin
Yanlı yansız onca vazgeçiş
Tetikleyen hazanı
Oysaki kışın tam da orta yeri
Ne baharın neşesi kaldı içimde
Ne yazın esen gürleyen meltemi.
Firar etse de hüzün
Baş tacı bildiğim günbegün
Seyrine doyamadığım
Sefil gönlümün sükûnunu dillendiren
Bir niyazda saklı içimin dilekleri
Ben ki şerh düştüm ömrün arka bahçesine
Dumura uğrayan kaygılarımla uğurla beni
Unutsan bile canından önemli mi, azizim?
Ben ki şevk ile ölmeyi çoktan talep ettim
Rabbimin indinde bir kuru heceyim
Takriben okumadığım hayallerin
Son perdesine tanıklık eden
Bir garip serçeyim
Aksarken ayaklarım
İçimdeki mayın tarlasında
Şehit düştü benim rüyalarım
Kenetlendiğim kadarım
Belki de kardığım şunca düşte
El pençe divan
Ben yorgun ve meftun aşkın şeceresine…
Kirli ve ölü dokusunu lav ediyor mekân;
Naşında ümitlerin
Salyalar akıtan çehresinde
Munis bir hece saklı gecenin
Kirini ve kinini yok sayan
Mevzubahis aşksa
Sorun değil her söylediğin,
Diyebilmenin ikrarı
Şahikası umudun…
Kan donduran soğuğunda
Bir Aralık akşamı
Şehrin surlarında karlar dokuyor ismini
Elemle kesişen yolunda izdihamın
Fink atıyor mezarlık bekçisi:
Yorgun ve şaşkın bedenimde
Yas yüklü poyrazı
Bertaraf edercesine
Yüzündeki tebessüm.
Şimdi şehla bir düşü sindiriyor ve
Sonlandırıyorum
Geceye yük olan
Bağnaz sitemlerin
Fevri inkârında.
Kanatsız meleklerimin de firar ettiği
Cennete bir düşse de yolum
Kurtulsam kinayesinden dünyanın
Pervazında umutların
Bakracında ne mi saklı aşkın ve
İlahın gücüne âşık
Bir beyhude faniden öte neyim de?
İz sürerim hece hece
Aşkın kundaklandığı şiirlerde
Ben müspette bir kıyamım
Nevi şahsına münhasır
Bedellerin
İz sürdüğü dik yokuşlarında şehrin
At koşturan
İsyanı bastıran bir tufanım:
Kendimce direncim
Kendimce şevkim
Kendimle mutabık
Belki azat etmek adına içimdeki
Bilmeceyi bir bir çözerken
Kalp gözünde katıksız acıyım.
Aşkın hicretine vakıf;
Kayıpların da kazanım babında
Yüz sürdüğü
Mülküm ya da bedenim değil hani
Pervasızca firar etmişken
Doğasında rüyaların
Düş perhizine girdim bir kere
Geceyi bulmadan
Gündüz gözüyle
Aşkın şiarı
Hecelerde
Tozutmuş bir notayım
Yediden sonrası olsa da meçhul
Aslında
Sessizliğin detone olmuş
İç sızlatan s/esinde
Faili meçhul gölgemle
Kayıtlıyım şiir dilinde.
5.0
100% (18)