9
Yorum
42
Beğeni
4,9
Puan
2179
Okunma

Sevilmediğimizi Türkçe, ölümleri Arapça dikte ettiler taze zihinlerimize.
Bize hiç bilmediğimiz coğrafyaların ağdalı dilleriyle ağıtlar yakmak kaldı.
Kadim toprakların unutulmaya yüz tutmuş dinleri emrediyordu,
Bakire rüyaların kanının akıtılmasını.
Ve kurak coğrafyaların
Öpülmeyi unutmuş bir kadın dudağı gibi çatlayan toprakları doymuyordu kana.
Biz tırnaklarımızla kazırken rahmimizdeki ucube gecelerin tohuma öykünen izlerini;
Üzerine kırk kilit vurulmuş,
Kırk cennet kapısının hayalini kuramıyorduk.
Kirlenmiş kadınlardık,
Kirlenmiş ve lanetlenmiş.
Kerpiç duvarları
Beyaz badanalı küçük bir köy evinin serinliğinde bıraktık
Umudunu çoktan yitirmiş
Ve saçları yapak küçük kız çocuklarının dile pelesenk edilmiş tekerlemelerini.
Avurtları çökmüş bir ihtiyarın,
Dişsiz ağzında gevelediği gece hikayelerindeki ecinnilerin
Ters dönmüş ayakları,
Alev saçan bakışları
Ve insanı taşa çeviren kelamlarının peşinde
Efsunlanmış tazelere imrenircesine düştük yollara.
Az gidip uza erişemeden yittik gayyanın karanlık sularında.
Çünkü bizler;
Yağmur duasına çıkanların adayacakları adak yerine recme layık gördüğü
Kirlenmiş ve lanetlenmiş kadınlardık,
O karanlık ve kavruk Ortadoğu coğrafyasında…
30.12.2018 Aydın
Aylin ÇALIŞKAN
5.0
97% (28)
1.0
3% (1)