11
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1284
Okunma
sen şimdi gemileri uğurladığım o limanın karşı kıyısında
karşında duran limana bakıp bakıp
tahtaları eksilen geminin
umut inşasında..
hatırla,
bir zamanlar cümlelere mühendis sayıp kendini
anlam asistanı arıyordun
sessiz kaldığım harflerin bıraktığı her izi
asetonla siliyordun
gün pazar şimdi
ve muhtemeldir ki kalem saydığım parmakların kahvenin kulbunda
gözlerin her zamanki gibi
sokağın köşe başında
hani derdin ya hep
gün gelip döneceksin o köşeden sessizce
ellerim,ellerinle ısınacak
şu fincanın yerine..
keşke,
keşke her aşk
masallar gibi mutlu bitebilse..
ayrılırken kalbine iyi bak demiştin
kalbimi göğsündeki kafeste hapsettiğini bilmezden mi gelmiştin
belki de tam tersiydi söylemek istediğin..
şimdilerde filizleniyor aşk
gözlerindeki renge çalan bir yeşilin
koyulan tonuyla
sanırım kalem gibidir, onun da parmakları
ve kalbime taktığı fişten alıyordur
aşka olan inancı
sen şimdi gemileri uğurladığım o limanın karşı kıyısında
elinde fal tutmayan fincan
kalbinde ah u zar
taş sektirmez gözlerin
dilde yaradan kalma yar
gözlerin efkar
ben şimdi bir geminin peşine düşecek l’iman inşasında
sessiz bıraktığın her harfin kalbini-kıra kıra-
severken sonsuza dek demiştik ya hani
aşk, ayrılıkla nikahlanmış gizliden
ah işte,
bir gelinciğin hüznünde solmuş güneş nasıl öder bilmem
papatyaya borç bildiği ışığı
belki yeşillenecek yeniden-kim bilir-
nasılsa aşk
ışık’tan alacaklı..