7
Yorum
44
Beğeni
5,0
Puan
1737
Okunma


Bir kırık yazgı düştü gökten…
Üç elmanın hakkını ardımdaki çocuğa bıraktım,
Turunç kokulu sokakları olan şehrin,
Ceset kokulu kaderi kaldı avucumda.
Gayyanın rahmetinde,
Anarken Yusuf’un güzel yüzünü
Susarken gaybın esaretinde,
Bilirken ihanetin en koyusunun alaca karanlıkta gizli olduğunu,
Sustum…
Bana bir kentin kibirli hatıralarını bıraktın.
Gelin kızların uçarı mutluluklarını,
Annelerin eli kolu bağlı umutlarını
Babaların terbiye edilemez yalnızlıklarını…
Anestezi kokulu hastane odaları bıraktın birde ardında.
Yoğun alkol
Ve üstün körü yapılmış sahte temizlik arasında kalmış hijyen kırıntılarında,
Babamın yaralarını sarmaktan çok
Kendi kırık düşlerimi sarma telaşındaydım birazda.
Sokak köpeklerini,
Kerhane düşkünlerini
Hayatı olmadık adamlar tarafından becerilmiş tazeleri kendime dert etmeyi bıraktığımdan beri
Fark ettim ki,
Yeni düşlere gebe kalmaktan da vazgeçmişim
Sokakları gecenin hangi saatinde ayak seslerinin yankılandırdığını,
Çöp kutusunun kenarındaki kedinin kaç dakika sonra doğuracağını,
Hiçbir insanın sadakatten nasiplenmediğini
Sidik kokulu köşe başlarında kusarken
Alnımı tutacak bir Allahın kulu bulamadığımda anladım.
Ve anladım ki;
Yalnızlık bir sıtma gibi sinsice yerleşiyor Havva kızlarının ruhuna!
2019 Aydın...
5.0
100% (29)