7
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
1765
Okunma

Uçup gideceğini bilsek de yel gibi
Dünya bahçesinin anasıdır yaşam.
Akşam griliği olsa da ömür
Hissetmeliyiz iliklerimizde
acıkmış bir güneşin dikenlerini.
Beşik gibi sallandıkça dünya
terk edilmiş gün koksa da ortalık
Rahat uyumalıyız
herkesi rahat uyandırmak için.
Ve kuş seslerini içmeliyiz
uyandıkça.
Değiştirmeliyiz gökyüzünü
kuş bakışına göre.
Gece secde ederken toprak
bulut bulut bereket olup
yağmalı açlığın üzerine.
Elinin tersi ile silmeli hüznü.
Terk edilmiş bir göz yaşı lekesine
direnmeli gerçeğin çıplak gözü.
Sabaha ermek istedikçe
kalbimizdeki ormanı okşamalı
Dolandıkça adımlarımıza
geçmiş yılların yankıları.
Bir anne sıcaklığında taptaze
dolaşmalı damarlarımızda yaşamın kanı.
Ölüm bile görüşme fırsatı aramalı dirim ile.
Gezerken soğumuş cesetler şehirleri
azarlamalı coşku kederi
can tahtasından seyrederken alemi.
Bir başka mürekkebin
kıyılarına çıkmamak üzere
Her zaman kendi nöbetini
tutmalı çıplak sözler.
Yaşamak lazım dedikçe;
Bir umut olmalı güvercinler
Uçmalıyız sabahın seherine
şeffaf kanatlarımız ile özgürce..
Destana bir çığlık daha eklemek gerekirse
Dövmeliyiz bu kalpleri de
aşka terbiyesizlik ettiklerinde.
Çünkü yaşamın sürekli devrimi
Yüreğimizin ilk biçimi
Kusursuz yalnızlığımızın bekleyişi
Umudumuzun kusursuz çiçeği
Uğultunun yıkanan sessizliği
Sınayıp dursa da kendini ayrılışlarda
Bir şarkının nakaratında geri sayarak
hayal içinde yere düşüp havlu atarak
Uyutacağız yine içimizdeki beni
ve de ben de tekrar edeni.
Uzanıp öpeceğiz yine
ay ışığının bakışında bilinmeyen gerçekleri.
Yaşamak biraz da çocukça aldanarak değil mi
yaşanmamış yıllara uğurlarken kendimizi.
Ferdaca
5.0
96% (24)
4.0
4% (1)