11
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1426
Okunma

Pılısını pırtısını toplamadan mutluluk…
Geviş getiren bir imgeyi ikna edip de
Katık ettik mi sonrası hüzne.
Galip gelen ne fıtratın
Ne de zamanın tanıdığı geçici fırsatları
Şemaili olmayan hayallerin çeperinde
Yılgın çehresi umutların değil mi beis…
Bazen nidalar savuran ön sözü hayatın
Bazense sessizlik
İşi varsa yoksa mazlumun gölgesi ile.
Hanidir hicabın tokuşturduğu elem
Göğün refakatinde
Yarım yamalak bir gülümseme
Uğurlarken vakti, telaşla
Yetişmek her ne hikmetse
Yarın diye yapıştığımız yakasına
Fevri gölgemizin
Miadı dolan akmayan yürek çeşmemizin.
Sükûtun frakı kayıp
Aşkın hükümranlığında
Kalıbını basan hangi mevsimse
Oysaki şaibeli her geçiş
Varla yok arası bir tedirginlik
Güncesini tutarken hayallerin…
Hem de şuursuz
Ve yankısı kayıp notaların
Almışken payını evrenden
Hiç değerinde
Sevdiğimiz kadar sevildiğimize biat
Üç beş zerre.
Kopan teninden göğün
Gayri ihtiyari bir yorgunluk
Katlarken yüreğin endamını
Gösterişli bir ölüm mü dilemeli Tanrı’dan
Hani herkesin hıçkırdığı yalandan…
Tozunu attık elemin
Metanet yüklendik ezelden…
Ne içinse çıkan çıngar
Neye hikmetse bu bitimsiz tufan.
Vardır sunumu haşmetin de ötesinde
İlahi Gücün referansı değil mi hüznün bam telinde.
Şimdimizi yoklayalım gönül yordamı
Toplayalım da kırıkları yerli yersiz
Sökülen dikişlerini sevginin
Yeniden tutturalım ait olduğu yere
Geç olmadan yüklendiğimiz ne ise
Gergefin gergin mizacına
Elemi de katık etmeden
Yaşamayı dilediğimiz kadar.
Yaman çelişki;
Akan suyun damarlardaki taşkınlığı.
Lal bir acı sessizlik:
İklimlerin tefekkürü
Bin bir nazla peyda olan
Aşkın iksiri.
Elem, ah elem…
Zabıtların tutulduğu kâfir söylem.
Yangınların meali, sevgili:
Anlatamam ben içimdeki bu yanılgıyı:
Hep kendime
Aslında kendi kendime.
Nalına mıhına… bilmediğim kadar da var hani
Dönerken vazgeçmek
Yokuşların tükettiği ırgat nefes.
Hani’mle çıktım çıkalı yola
Başakların dolu yorgunluğu değil mi ki
Başa bela?
Ben yangınım, sevgili
Ben bir tufandan kopan
O yarım adayım:
Coğrafyalara aykırı bir dağım
Tepemde hep kırık mizacım
Yalancı olmayan tek şahit
Mademki Allah’ım…
Mimlendi şehir gittiğinden beri:
Namlandı acılarım
Efkârım adam boyu yalnızlığıma çatı
Darmaduman içimdeki kelam pazarım.
Ne alırım ben ne de satarım:
Varsa yoksa
Tırnaklarımla kazıdığım mezarım.
Ukdem pek bir sonsuz;
Fıtratın içi elbette kalmadı yolsuz.
Ne sorsunlar ne de söylerim:
Başım dik alabildiğine
Tüm yüksündüğüm;
Yetemezliğim Allah katında.
Bayat bir yorgunluk nemalandığım;
Kılkuyruk özlem
Peşinden gidemediklerim
Ya da peşimden ayrılmayan bu deli rüzgâr.
Kaç karat kim bilir acılarım?
Kaç hece kaçamadığım?
Kaça kaça alıngan mısraların
Buz kestiği sıcak yanım:
Elbette inancımla varım:
Olabildiğim kadarım
Gitmelere çok yakın
Gidip de dönmeyenlere çok kırgın.
Katıksız umutlarım:
Dolu başaklardan da yok farkım:
Başım eğik zaman zaman
Arımla edebimle yaşadığım içindir
Bunca kırgınlığım.
Namert bir isyan koptuğunda içimde
Tövbelerim eksilmez dilimde.
Aşkına rücu eden hangi şiir ise alacaklı olduğum
Hangi yangınsa
İlk kurtardığım hep acılarım:
Acımak değil kendime
Acıdan mütevellit evrene sunumum
Aşk ve hidayet yolunda
Susamışlığım…
Aşikâr bir yalnızlık:
Yalın seyri o sessizlik
Galip geldiğim kadar garipsendiğim
Boş boğaz şiirlerden geçmez de yolum
Yoldan çıkanlara susarım
Edebimle yaşamak neyse
Aldatıların dibinde açan
Neylere değil hürmeten tabi olduğum
Neyle iştigal benliğim:
Katıksız bir sihir adeta
Hayatın mimlediği
Garip bir seyyah
Dilimde hece hece gezindiğim…
5.0
100% (12)