10
Yorum
43
Beğeni
0,0
Puan
1623
Okunma

"İnsan insanın yarını olmalı, yarası değil."
S/onsuzluğun tavanını delerken
sevi panoraması
Musalla taşıyla birdir bir oynuyordu
narsizm çiçeğinin karası.
Koşturuyordu bayrak yarışında
klişe fikirleri ile kendi etabını.
Bir o kadar banal ve sahteydi
zarar bahanesine yazılan yanı.
Niçinsiz nedensiz uğraşlar içinde
yitirmişti öze haslet kendi dünyasını.
Bir garip martı gibi
umarsızca uçuyordu boğulan dalgalarda.
Neredeyse renkli kar yağdırıyordu
tuval oyunlarında mavi bulutlara.
Denkleştirdikçe sıcağı soğukla
Şimşekler yağmurlar seller
Ürperiyordu sonsuz boşlukta.
Anafor oluşturuyordu
alınacak dersin nüansı
Bir aşiret kadar geceyi tanıdıkça.
Soruyordu kendine;
Anlaşılmazın labirentlerinde şiirsellikten öte
Her çıkmazın çıkarları mı vardı
kendi görkemli dilinde?
Yoksa zamanın
doruklarında mı saklanıyordu şifre?
Sular seller gibi bentleri yıkıp geçtikçe
yüksek bir gerilim miydi kör irade.?
Duvara kazınanlar kule olup
haykırdıkça aşağıya ebruli kanatlarla
Saf bir sevda
Işık ısı ses yankısı ile buluşur muydu
sıcacık ellerde.
Nükleer bir güç müydü sevgi
çoğalarak geri döner miydi sevildikçe.
’Yoksa gözyaşı da kandan ağır gelip’
isyan eder miydi teraziye..!
Ferdaca