25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1955
Okunma

Yirmibeş yaşında, kanserden ölen Murat arkadaşıma ve Murat’ın ölümünden üç sene sonra ölen kızı Yağmur’a…
/senden sonra
buralarda çalan tüm şarkılar
sürüsünü kaybetmiş kuşlar gibi hüzünlü ve yalnız/
en güzel zamanlarında yoldular
annelerin mezarlarına ektiğimiz gülleri
sensizliği taşırken geceye
bir yanı kırık mihengimizin üzerine
doğan günün acısında
düşlerinde büyürken astılar
mezar taşlarına
fatihalarla ağlayan gül kokulu çocukları
umudumuzu üşüttü,titretti
hayat adı verilen yağlı urganlar
korktuk
bir anne aradık
koynuna sokulacak ve saklayacak
bulamadık
senden sonra
çok acılar büyüdü gidişine
çocuk acılar
unutmadık
unutamadık
unutturamadık
ay ışığının nezaretinde
hüzün duvarlarına oturup
ayaklarımızı saldık
belki bir gece kehkeşanlar
bizim içinde yanıp
senden bir haber verir diye
bekledik
gör ki geceden fışkıran gözlerimize
kahırlı bir karanlık,ölüm ve kendine kırgın neşet türküleri
ama ağlamadık
çünkü sana sözümüz vardı
umuda uçan kuşların menziline
göz yağmurlarımızdan
adı şiir olan pınarlar kuracaktık
şimdi
bu izbe şehrin ırmakları
derin ve yitik bir yanılgıya akıyor
yalnızlıklarında çürümeye terk şairler
efkarlı şiirlerini yanılgıda yüzdürüyor
haberin yok
senden sonra
mevlana’nın yalan şems haberlerine hediyeleri misali
yanılgının adını umut koyduk
/af eyle muradım
ef eyle
yağmur toprak kokusu verdi/