3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1406
Okunma

Yılgın vakitlerdi
dün yatağa düşmüş bugünün ateşi kırk derece
Elim Elife küsmüş
Ve kül tabakları öksürüksüz
kan nöbetlerine gebe.
Kaneviçe işleyen ellerin dert görmesin
ve merhaba
ve elveda
Kimsesizlik eskilere kalmış
Odalarda intihar sesleri
Fırınların önünde simit kuyrukları
kimse simit satıp onurlu yaşayamıyor
çünkü simitçinin bile mafyası var.
Saat beş sabahtır aynı yerde duruyor
üç akşamdır aynı yerde çalıyor
işlemiyor içime türküler
Öfkem içre vakit
Tırnakları kül rengi kül saçlı kül tenli
Ve tırnak aralarında soyulmuş deri artıkları
dün bugünün içinde ileri geri.
Bir oda benim içimde ben odanın içinde
duvarda asılı duran yarı çıplak kadın öldü
Soluk alalım istiyorum Sofia
içerimdeki şehir yıkılsın
şiirsiz kalalım
Ne bir olalım ne çoğalalım...
Dün
Bugün
Yarın ve yollar
Hep gider benden
gidecek
Çaresi yok
Dünya da güzel değil
Frengili bir yosma
Tek düze hayatlar pusuda
Gidersen düşersin,
zaten gitmezsende düşersin
Boşver
yit
Dünya milyonlarca yıldır güneşin etrafında dönerken
İçimde bulutlar vardı
Yağmur yağardı
Ve
Çeşme başlarında kadınlar.
İnmez olunan çeşme başlarına
Hiç inmedim
İnsem zaten geri çıkamazdım.
Bir zamanlar döve döve temizlenen çamaşırlardı
Ve belki biraz buğday
ekmek
ve
emek kokan o eller
o piç zamanlarda kırıldı
Soluk alalım istiyorum Sofia
içimizdeki şehir yıkılsın
şiirsiz kalalım
Ne bir olalım ne çoğalalım...
5.0
100% (5)