1
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
904
Okunma
Minarenin görülmediği odalarda
Namaz öncesi kıble yönünü tartışan kalabalıklar gibiydik seninle
Azıcık sağda azıcık solda yoksa caprazda mı durmalıydık
Kılavuzluğu kargalara teslim ettiğimiz zamanlarda
Her siyasetçinin iyiliğe inandığını söylediği bir düzende
İdol seçip ideoloji bilmeden
Bir yana yaslanmanın sıcaklığıyla ateşli sözler söyleyen kalabalıklar gibiydik seninle
Azıcık sağa azıcık sola sonra ortaya kızıp ortada kalmışlığımızla
Sana benzemeyen, bana benzemeyen onlar
Gösterideki başrollerini aldılar
Hani o kavga sahnesindeki kalabalıkta
En arkada üç saniye görünen fügüranlar
Onlar gibiydik seninle
İçte çırpınıp duran gerçek
Açığa çıkacağı günü beklerken
Bir ağacın başında döner durur rüzgar
Dal kırılır rüzgar gider
Öyle günler vardı
Nereye gidersek gidelim
En çok yollar ve duvarlar tanırdı bizi
Yüzümüzün her ayrıntısını ezberleyen
Çiz üstünü kader diye yaşadığının
Sen görmeyeli alnımdaki çizgiler çoğaldı
Alnımızın açıklığı dökülen saçlarımızdan
Bir çiçek büyütüyorum şimdilerde, kafatasımın içinde
En çok bana
En çok sana benzeyen
Ve içte çırpınıp duran gerçeği bilen