4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
853
Okunma
mutlu...
bizim mahallenin kızı
adı babaannesinin adı
yaşatması için
babaannesinin anılarını
olmuş anasının tek goncası...
doğmadan belliymiş adı
ve saklamak için
mutlu ninesinin yadigarı,
hayat denen acıları;
bir umut olmuş
ailenin tek yongası...
mutlu dokuzunda
ve inanmakta
mavi gözlü taşlara
ve elleri
uğur böceklerinin şarkısıyla
kırlara uzanan,
dört yapraklı goncaları toplamakta
uğuruyla hayata tutunma adına...
mutlu onaltısında
ve ilk aşkını solumakta
titrek minik elleriyle
bir çocuğun top peşinde koşması gibi
peşinde koşarak mutluluğun
ve ıslatarak teriyle
ellerindeki papatya kokusunun
izinden gider
fal sandığı samanyolunun...
ve yıldızlar..
ayrı bir bakış katmakta
kirpiklerinden inen her damlaya
ve sebepsiz ağlamalar
daha bu yaşlarda başlamakta...
adı gibi yaşamakta
mutlu bu yaşlarda.
her ne kadar anlam bulamasada
evdeki yoğun siyah kokan temaya;
ara sıra da olsa
odasında ki renkleri serper ortalığa.
ve yanından onca geçmesine rağmen,
bakmamıştır hiç
annesinin odasında ki
siyah çerceveli aynaya...
mutlu bu ne yapsın
yaslı giysiler altında,
renkli tenleri aramakta.
ve dudakları
aşk şarkıları mırıldanmakta
etrafında ki herbir yaslı suya
her nekar onlar duymasada...
mutlu yirmisekiz yaşında
ve mantığı duygularını yordamakta
ayak sesleriyle gelenlerin
bıraktığı emanetleri toplamakta
camlara buğusunu çizmesiyle
gözlerinde ki nemin,
en son sevdiğinin resmini yapmakta
çileli duvarlarına...
ve sebepli ağlamalar
artık başlamakta
çocuken ellerinin gölgesiyle
oyaladığı duvarlara;
bilsen neler anlatmakta.
belli ki
o çocuk saflığı hala kumaşında
ve biliyorum ki
yaşı kırksekiz olsa da
o dört yapraklı goncası duracak
en son yazdığı kitabının arasında...