1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1045
Okunma
Gecenin bir yarısı...
Uykularım yine firari...
Sensizlik düşüyor aklıma...
Bende...
Alıyorum elime kalemimi...
Yine...
Sensizliği döküyorum boş yapraklara...
----
Bu defa başka sevdiğim...
Hemde bambaşka...
Çünkü..
Çünkü sen yaralısın...
Hemde ağır yaralı...
Sonra...
Sonra ben yaralıyım...
Ölüme beş kala,
bir insan nasıl olursa,
öyleyim işte...
----
Sesim...
Soluğum kesilmiş...
Betim...
Benzim atmış...
Bedenim donuk...
Ruhum çoktan beni terketmiş...
Yaşamıyorum ki...
Bil...
Yaşamıyorum işte...
Yaşayamıyorum...
Yaşayamıyorum...
----
Ömrün boyunca,
hep yalnızlık çekersin...
Bir yanın hep yalnızdır aslında...
Ve o yalnızlığını,
kimseyle paylaşamazsın...
----
İşte bizim yaralandığımız,
o gece...
Söylediğin sözler...
Bir yumruk gibi oturdu yüreğime...
Sarfettiğin kelimeler...
O kadar acıttı ki canımı...
Her yüzüme vuruşunda kahroldum...
Yalnızlığımı düşünüp,
bende sonuma doğru yol aldım...
----
Ölümün o soğuk nefesini,
ensemde hissettim ben...
Adeta beni...
Gölgem gibi takip ediyordu...
Ölüme beş kala,
ben seni kaybettim...
Belki son nefesimi vereceğim,
seni son bir kez göremeden...
Belki beni hiç affetmeyeceksin...
Ama olsun...
Benim masumiyetimi ahirette de olsa
sonunda göreceksin...
O da bana yeter zaten sevdiğim...
Senin gözünde aklanacağım ya,
ahirette de olsa...
O da bana yeter...
----
Ölüme beş kala,
biz yok olduk sevdiğim...
Yok olduk...
Yazan : Recep Hamza
5.0
100% (2)