3
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
926
Okunma
uzaktan göründü
bir gök kuşağı, bir renk armonisi
çevirsem başımı, kaybolacak gibi
hani kayıp gider, kırılır ellerinde tuttuğun şey
akıp giden son damla su
ya da bir vapurun ardında kalakalmak gibi
o ne muhteşemlikti
yağmurla gelen toprağın kokusu
tarifi zor bir koku
yasemin sanki, akasya belki
değil, belki de gül /bilmem neydi
bildiğim, daha önceden hatırlıyor olmam
sabahın ilk ışıkları, tanyeri
ya da ilkbaharın taze çiçekleri
ona doğru yürüsem mi, kalsam mı bilemedim
sanki, âhengi bozulacak bir kuş sürüsü
bir sükût hâli, bir ruh âyini
saçlarımı okşayan bir meltem sanki
bir deniz/ huzurlu, berrak cam gibi
coşkular, sevinçler, heyecanlar
hüznün başkaldırışı/ en duygulu zamanlar
bir nehir, gürül gürül akıp giden
yeniden, yeniden çiçeklenmeler
upuzun sarı saçları, elâ yeşil gözleri
bir tay kıvraklığında geçiyor caddeleri
ardında bir sürü bakış
yürüyor aldırmazlığa doğru
ve sisler ardında kayboluş
denizsiz gemiler gibi
makine stop, iskele devinimsiz
söz isteksizliğe döndü
karanlığın zifir karası sularda
sanırım / gitmek zamanı şimdi
yalvarmalar yakarmalar gereksiz
şimdi defter de kalır boş
son sayfada tek bir satır
yılların esirliğine yenik
düşer dalından tek yaprak
bağırmaya çalıştım ıssız geceye
sesim gecenin içinde boğuldu
hey Tanrım ben miyim bu
Hâdiye Kaptan