3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
730
Okunma
19 MAYIS
Kadıköy’den Haydarpaşa’ya yürüyorum.
Günlerden on dokuz mayıs.
Adımlarım yorgun, gözlerim süzgün!
Bir çınar ağacının gölgesine oturmuşum.
Mavi denizin üzerinde dans eden,
Beyaz martıların arasından geçen,
Gemileri seyrediyorum.
Kimi gelin gibi süslü püslü,
Kiminin bacası dumanlı,
Kimi efkarlı, kimi nazlı,
Kimi askere giden delikanlı gibi,
Kimi Barbaros, kimi Seyit onbaşı,
Kimi ağır, kimi üzgün,
Kimi Bandıma vapuru…
Hepsi de selamlıyor Haydarpaşa Garını!
Bu gemilerin motorlarının sesi,
Ayrı ayrı melodi!
Kimisi şarkı, kimisi marş söyler.
Kimi dans eder, kimi halay çeker.
Bugün on dokuz mayıs!
Bugün, Türk’ün makus talihinin
Geri döndüğü gündür.
Bugün, Türk’ün esaret altında,
İşgal altında, yaşayamayacağını
Bütün dünyaya haykırıldığı gündür.
Bugün, Karadeniz’in, azgın dalgalarının,
Ayağı samsuna bastığında,
Sularının durulduğu gündür.
Ve bugün Atatürk sevgisinin,
Türkün gönlüne, silinmeyen kalemle
Yazıldığı gündür.
Bu gün Mehmet Emin Yurdakul’un
Zafer şiirini yazdığı gündür.
Yusuf Yılmaz
Kalbinde, bir ölüm gömleği giyen
Vatanı kurtarmak aşkını buldun;
Adını çağıran, “Gel kurtar” diyen
Muzdarip ruhların müncisi* oldun.
Millete haykırdın, dedin : "Nerdesin?
“Kimlerin elinde bak senin yurdun;
“Hani o dünyaya haykıran sesin?
“Niçin ses, soluk yok, ölü mü oldun?”
Ecdadın mezardan dirilse bugün
Hicapla alnım yere eğecek:
"Oğuzlar kanını taşıyan Türk’ün
Kahraman milleti bu mu?" diyecek.
Zira sen, kösteksiz arslanlar gibi,
Yurdunda hür gezmek için doğansın;
Dünyayı dolaşan bir rüzgâr gibi
Asırlar harbini yapan ırktansın.
M. E. Y.
5.0
100% (2)