3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2756
Okunma
Kim bilir kaç geceyi incittim böyle.
Kapı arkasından tuttuğum bir yalnızlığın
kaburgalarını saydım utanarak.
Yağmurları sustururken dudaklarımla,
Kaç kuruşa gitti şiirlerim?
Hiç hak etmedim..
Yastığımda kalan kokunu okşadım her sabah.
Bir hikayenin olma ihtimalini yazdığım her an,
Gövdemden paslı tren rayları geçti gıcırdayarak.
Ölümü öptüler.
Sonra yıkadılar ellerimdeki kiri.
Dahası susturdular bu kadın halimi..
Keşke bilseydim,
Yüzümün esmer yanlarını dolaştım
Bana ait hiç birşey kalmamış
Meğer göbek bağımı kesmişler çok eskiden..
Ahh !
Bir bilsem.
Yuvasını göğüslediğim kaç kırlangıç sürüsü kaldı şunun şurasında ?
Parmaklarım incindi sayarken bunu da.
Ve karıncalar iz sürdü ardımdan.
Yokluğum kaç dikiş izinden başladı uzamaya.
Ve kısaltarak ömrümü,
Mum ağaçlarını yaktım.
Tütünümden damlayan gaz yağına döküldü ah’ım.
Ve bütün kadınlığımdan ’çıt’ sesi geçti..
Onuda duymadınız!
Besbelli..
Halbuki ;
Zamanın birinde,
Zakkumdan peydah olmuş bir çiçeğin
tomurcuğunu gömmüştüm içime.
Islık çalan yoksul kadınlar görmüştüm.
Uzun dar etekli,
Ve süsü kendinden öte’de.
Bunu da yazın bir deftere.
Sonra küf kokusunu hatırlayın genzinizde
Vicdan dile gelsin bir zahmet !
Herşey bir yana,
Derimin içinden,
damarıma kadar emzirdiğim bir adamın ardından büyüyorum şimdi de.
Ve avuçlarım kocaman
Üşümüyorum bile.
Bir ateşe yürüyor ellerim
Ve derimin altından başlıyorum üflemeye
Çok kez
Ağırlaşıyor yaralarım
Ama ölmüyorum işte..
Anlayın artık!
Kalbimin içinde bir kalp daha var.
Yorgun bir bel altı zamanından tırmanıyorum göğüs boşluğuma.
Esmer ellerini de öpmüştüm bir zaman
O yüzden de
Kirli sakallarına karışan bir çok yanım var.
Hadi son defa sarıl bana..
Ölümün adı Aşk !
Özge Özgen
5.0
100% (9)