1
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1332
Okunma
dizkapaklarında
asılı iken gitmelerin gölgesi
henüz üşütmedi
ve üşütecek zamanlara
gelmedi tenin.
yüreğinde saklı tuttuğun bir düşü
asarken kemikten mandallara,
çekilir içindeki deniz,
çekilir mavisine
mızıkçı seslerin içinden geçip,
mevsimlere
benzeyen yüzler ediniyorduk,
her çıkılan yolculukta
mevsimsiz.
teğet geçerken
mola yerlerini
ve dil ucuma kadar gelmişken
tam söyleyecekken adını
sana ‘’yaz’’ dedim de
terledi önce sırtım
sonra avuç içlerini öptüm.
o akşam
bütün adresler
sana/
sadece sana
çıkıyor diye
aramadık belki de.
polis karakollarının
önünden geçilmedi
ve bakılmadı bu yüzden
hastanelere
bir ilan asılmadı duvarlara.
gelişigüzel çekiyorduk
AK/ciğerimize denizi
çıkagelmiştin yine
sen miydin o sahi?
daha kısa saçlarıyla
diz kapağının üzerine
kamufle etmiş eteğini.
bir okul kaçağımı yoksa?
bilemiyorum…
ne kadar
b-akarsan
b-ak
ya da gör
ne kadar
uzAKsa
yinede
algısı eksik mesafe
kadardır yanındaki..
tılsımı yitik bir kelime
kadar belirgindir her şey..
ve ANlık
söylenmiş bir yalanın
sahipsiz kalması gibi
iki kişilik trajedide.
haklıydın çokça
belki de bu yüzden vazgeçtik
saksılardan ve anlamlarından
çiçeklerin
gül-üm
bu yüzden dönemedik doğaya
ki saklanılan bir gerçeğin/
gerçeğimiz olduğunu
düşünmedik bu yüzden..
anımsa,
zamansız/zamanlardaydı
herkes benzemeye kararlıydı
kendisine..
yokluğunda;
kanatları kapandı kapıların,
harf harf
kitaplar yakıldı
yüzleri çarpıldı duvarlara
aynaların
tartaklandı
el konuldu
ve asıldı ciğerlerimde
koku/n…
bir amaç insana bu kadar
yakışıyordu değil mi?
evet sendin odalarca aradığım
her şey/her şeyim ki
gel/ama
ama
uzun sürmesin kimsesizliğin
bu yüzden
kaybetmek istemiyorum seni
içinden/içimden
deniz geçen kentte..
ve sevgili;
toprak öper tabanlarının çıplağını,
uzay genleşir,
yüreğimin hacimleri açılır
boşluğuna almak için seni.
güneş doğar tenine
-sonra-
alır içine/ıslağına
ve boğulur Firavun
kum ve deniz
derinliğinde
ve sen;
b’aşka bir mevsim olursun
üşür kırıkları saçlarının
ve ben yine gelirim..
(…)