13
Yorum
45
Beğeni
5,0
Puan
2480
Okunma

Kızıla sarıyorum bütün geceyi
Bütün kırlangıçlar uzağa göçüyor sanki
Ve göğsünde bir kaç bıçak izi
Susmaya sebep olan şeyleri sırtıma yükledim şimdilik
Öldüğüm gün anlayacaksınız beni..
En nihayetinde
Suçlu yanlarım vardı belkide
Ve yüzümün bir yanı kirliydi hep
Gövdemden bile utandığım hisler taşıdım bir çok şiire
Hepsi yarım kaldı..
Ve göbek bağımdan başladım emeklemeye
Dizlerimde, ellerime dökülen ilk şarap kızılı kadın benim belkide..
Önce susmayı öğrettiler
Sonra uzakları
Ve unutmayı
Duvarlarla konuştum çoğu zaman
Ve bir çok eskici gördüm sırtımdan vuran
Kahve duvarlarından tütünler içtim.
Zıkkım niyetine..
Defalarca öldüm
Bir dilenci gibi eski bir eşyanın içine gömüldü anılarım
Hangi pencere kenarından sarksam
Üşümüş bir çiçeği özledim
Ve sarıldığım bir çok insandan bıcak darbesi yedim
Sonrası
Üzüm çekirdeğinden dirilen
bir kadını oynadım
Yüzümde bir dikiş iğnesi ile
Muazzamdı gerçekten..
Kutlarım!
Adı bile olmayan bir kadın doğurdun Anne!
Buzdan heykel parçalarına kadar
Bembeyaz
Ve saydım
Kaç kere yaşadım
Kaç kere doğdum
Ve kaç kere öldüm
Aslında hiç olmayışımı ezberledim satırlarımda
Noktasız
Virgülsüz
Sadece soru işaretleri kaldı elimin altında..
Yokluğun kadar, ezber bozdum sustuğum yerde
Bir yalanı doğurdum gecenin koynuna
Ay’a bak!
Taş gibi ıslak bir yıldıza anlatsın seni..
Ben öldüğümde bilin ki;
Gökyüzünde kardelen çığlığı yükselecek
Ellerinde ben...
Yalan söyledim
Ben daha ölmedim...
Özge Özgen
5.0
100% (28)