30
Yorum
89
Beğeni
5,0
Puan
2278
Okunma


ker zaman da mutluluk arayan öz
ormanın saçlarını tarayan
bir çift ceylan göz
tedirgince suya akardı söz
eski bir patika yolu sırtlayan dağın
aşk’larıyla sekip geçtikleri ırmağın
kenarına boy vermiş kara toprağın
yaprakları ağaran kızıl ağacın
vaktiyle sırt verilen gövdesinden
konuştukları
_____ gülüştükleri
__________ öpüştükleri yerden
şimdi balta sesleri geliyordu..
şimdi o kızıl ağacın gövdesinden
__________ dokuz tahta yapılıyordu...
öyle çok konuşmuştu ki zaman,
______________ şimdi herkes susuyordu
evin tam ortasında aşk
hiç kaldırılmamış tabutun içinde
çürüyen bir ceset gibi duruyordu...
hiç kimse dokunamıyordu
________________ dokunsa da yalnızlık
ve ölenle ölünmese de
__________________ yaşanmıyordu onsuz...
duruyordu
________ susuyordu
_________________ ağlamıyordu bile
ne cenaze sahibini arıyordu
___________ne de toprak kabul ediyordu
korku yürekte hüküm sürse de
eline ilk kan bulaşmış olsa da
her sabah yıkanıp, temizlenip aklanıp
bir katil marifetiyle öldürdüklerini seviyordu
ve hayatın düşmanları
yüzsüzlüğünü güya belli etmeden
_________________ o aşkın cenazesine gidiyordu
...
bu ceset kalbinde ölüm nafile
ki söz düşer mi benim gibi gafile
kızılmaması gerektiği gibi azraile
kız/mı/yordu yüreğine kadınca duygularda..
görmüyordu
_______ duymuyordu
_____________ aldırmıyordu içindeki korkulara
Meryem ana edasıyla
________________ kalbindeki mezarı süslüyordu
manastır yolundan kasabaya
__________________ o aşkın cenazesine gidiyordu
oysa
evin tam ortasında aşk
________ hiç kaldırılmamış tabutun içinde
______________çürüyen bir ceset gibi duruyordu
ve "üşür ölüm bile" ki ancak ölüm bu kadar soğuktu...
...
Okur gözlerinin nuruna ve seçici kuruluna teşekkür edebiyatdefteri saygı ile...
5.0
100% (61)