2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1491
Okunma

Yalnızlığın yabanacılaşmayı da beraberinde getirdiğini söyleseler kahkahalar ile gülerdim…
o kadar yabancıyım ki herşeye ve insana
kimin zoruna gitmezki unutulmak unutmak daha kolay ve hesap gerektirmez bir durumdur oysa. Kimse kalkıp size beni neden unuttun demez . Demesi için gereksinimi kalmamıştır zaten unutulmuş olan unutmuşturda aynı zamanda. burda bir çelişki var : unutamadıklarım unutuyor beni; unutulan unutuyorsa unutamadıklarımız neler ? Kanun hükmünde karanameler buyurmadığımın farkındayım . Ancak söylediğim her söz bana dönük bir ok . Kendimi yaraladığımın farkında olmalısınız siz de. Unutmak istemiyorum unutulmak da istemiyorum bu iyi bir şey . yoksa yaşadıklarımızdan ne kalırki geriye. unutmak için bir mazisi olmalı insanın bu yaşanılanların değersizliğinin göstergesi değildir elbette. ussal hayatımızın bitip tükenmez görselliğinden bir parçanın aniden yok olması . Yaşamın seyri değişiyor anlamıyormusun. Rotamız bozuluyor. Gemimiz sürükleniyor. her yiten bizi de yitikleştiriyor işte. Korkunç olanda bu zaten….
I -
Uzamış, tükenmemiş gönül sarkacı bu
avuçlayarak soluduğum güz şarkısı
içselleşmemiş yaşam ağrısı
tuzaklarında yitikleştiğim
intermedya sansar bir durumdur aslı sorulur
bir gerçeğin gerçekleşme oranı kaç gerçekliktir.
uçkuruma dolanmadan yürümeyi öğrendiğim gün
ezdiğim papatyalardan sakınarak açıyorum
kanatlanması bundan gözlerimin
bu lanet, bu ihanete düşkünlük bu zemheri bu
toprak imansız, daşı olmayan vatan
kırık duvar yıkık sur
incelsin artık gözümdeki ser aklımdaki fer
yağmurlarım tükensin
dokuduğum yalnızlıkta boğulduğum yeter
bu gerçek kime gerçekleşecek kapısıdır şansın
II -
Besledikçe doymayan korkular
sündükçe uzayan kompleksler
bitip bitirmeyen yalnızlıklar var
çatısız ev
üşüyen kuş
ağlayan yürek
çökerten gündemler var
hanım aç camı bak eskici geldi
eski dostluklar, acıtan yaralar
kin nefret savaşlar alırım
her eve bir şair gerek artık
eskiler alır şiir satarım.
III -
bu kibir şu ego o doymayan gövermiş
meleklere gebe yüz
anlaşılamayan hicran
ağlayan çocuk
doğmayan gün
kavuşamadıklarımız anlamsız
yitirdiklerimiz değersiz ise eğer
bu hayatı yaşamak neye değer
IV -
kan ve barut kokusu
yiten kol
kesik baş
ağlayan çocuk uğultusu
doğan güne bakan yüzün
aynasında yansıması
gerçekliği şansın
bahtı insanın
kalesi sağlamların diyarbekiri
ince saz kalın sırt
yırtık aba
savunulası onur
güdülesi aşk
geberesi medyanın
ünlenmiş yüzü
ağlayan baş
kırılan kol
savrulan bacak
çekilen acı fırtınası
dokunduğum gerçeklerin
içleracısı haritası
seyrime sefer çoktur ancak
katlime ferman okunur.
V -
Akredite hesap gibidir şiir dibi delinir
kırık dökük yabani bir yüzdür umarsızca taşıdığım
bu hoyrat savurganlık, yıldırasıya hırpalama
eskiye dönük baş ağrıları son kez ve dahil olana
nidasız bir ünlemdir aşkım son kerteye çıkartılan
verenlerin hürmetine aşikar bir çözüm sunmak keşke
keşke yatan bir yanım olsa bu aykırılık, durumsuz oturum
VI -
kendine yenilmiş ozan
kurak savruk çöl
ıssız orman kuru dal
bahara erecekse eğer
VII -
Nihayete ermiş gülen bir yüzüm bile yok
uykusuz korkusuz beter bir şey var sırtımı kasıp duran
kime sulh çubuğu seçemediklerim
göverip düşmüşüm
aklıma yatıyorum her gece gün başlarında
gökdelen bir şey var aklımda gül ile bezenmiş