5
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1230
Okunma
hoşça kal ölüm
merhaba savaş
...
bir ulaşılmamış cümleler ülkesiyim
yoksulluktan kirpikleri ağarmış senelerin kadim ömrüyle
ahitlere gömülmüş gözlerimde şehirler kuruluyor
ve yıkılıyor dudaklarım arasında kuduran nice azgın tanrılar
keşfedilmemiş tarihinden sökülüyorum ıssızlaşmış harflerin
mekan ne muazzam bir sadakatin eseridir bu an
bilsen ki
savaşlardan kalma üveyik g/öçlere tutsak bir sabaha
nasıl da uyanıyor çaresiz kalmış bir seyir yalnızlığım
sular can yakıyor
yangınlar beni
bazende
kuş seslerine bağlanmış gök yüzü misafirlerine benziyor halim
çocukluğumdan yola çıkan ömrü kamburlaşmış gemiler
sahipsiz geceleri yüklenip gözlerime doğru yol alıyorlar
kanatları mı beraat ettirin diye yalvarıyorum
kelimelerimin ömrü kısalıyor
ey aklını Rahmana ısmarlamış olan müjdeli rüyalarım
avuçlarım şahidimdir ki çok yalvarıyorum
ve gözlerimden sürgün edilmiş tebessümleri mi geri verin diyorum
geceler boyu sabaha varmayan bir savaşın ürpertisiyle
çaresizliğime umutlar bırakıyorum
ağlamak n/için
ve boşluklarına saplanmış bir çığlığında içimin
tokmağını indiriyor göğsüme aşk için kurulmuş mahkemelerim
ve içime dökülen bir gecenin feryadındaki o malum son
bayram sabahına uyanmış öksüzün annesizliği gibi
sarmalıyor işte evrene dökülen bu müstesna günlerimi
yüreğim kabardıkça iyileşecek bütün yaralarım
izin ver bana lütfen
bir kere öpeyim seni Rabbim
hayalimde sarı yapraklarını sallandırıyorum dünyanın
cennete benzer bir ağacın gövdesindeki şenlik demi
sarıyor beni çocukluğumun babası gibi
bütün zaferler hep bir sonbaharda fethedilirler
Mümin ve Mübine and olsun dönmek için geri
gözlerimi kalbine gömeceğim sevgili
bir yerlerde tenine dokunulmamış yaşamları vardır birilerinin
taze bir kahkahadan dökülen sıcacık anne kokusu gibi
yıkılır birden göğüs boşluğumda dikilmiş ilahi o anıt
terk eder tenim beni
işte böyle bir bilinmez sırdan sökülür tüm sesler
ve kaderden habersiz bir ruha adanmışlığımda doğrudur
iman ettiğim yaratıcı seviyor neyse ki acılarımı
inancım biliyor bunu
ve sabırla kutsandığım kutlu son yolculuğumu
uğultularını dinliyorum isyankar tüm kavimlerin
kendinden geçmiş bir cümleye bağlanıyor umutlarım
ansızın Bismillaha sarılıyorum
sükutumda kamburlaşıyor toprağa dökülen şehadetler
bir krizantem kökünde harelenmiş çocuksu ellerim
sadrım da yarım uykulu bir sevişgen ömre çarpıyor
ah bu zalim özleme tutsak nef(e)sim
çıldırmış gibi yalıyor sinemi kaynatan şehvetimin yüzünü
cennetten kovulmuş ilk günahkar gibiyim
gel dudaklarıma alevlenmiş helal tutkularını sür
sökülsün içimden usul usul
kökleri kalbime tutunmuş mihrap makamın
önce aşkı bir elma ağacına astılar
sonra ilk olarak elma dalını kestiler
kanımın kırmızı oluşu ondan
ondan aşkın şaraba dönüşü
ve şarabın sarhoş etmesi ondan
Peygamber yurduna bir gurbet ısmarlıyor özlemim
dilimin ucunda tövbe ile kıvranan bir nehir geziniyor
ve zalim diktatör karşımda bir asi rüzgara dönüştüğünde
toprak gibi eleniyor içim
İsa’nın Rabbi tut yüreğimi
oku Musa yar denizimi
koş ibrahim söndür ateşimi
gör Muhammed tut ellerimi
alnımın tam orta yerinde çarmıha gerdiğim ayetlerin
sevapları boynuna olsun diyorum sevgilim
küstah bir çalımla tarıyorum lisanımın ama kirpiklerini
aşka son kez birikiyorum
tanrıça gök yüzünü izlerken ağarıyor sol yanım
zamanın sonsuzluğa yuvarladığı son yemin benmiyim
bu fırtına neden s/inmiyor bilmiyorum
bağlanmak istersen yeniden bana
gözlerimi bağışlayabilirim ben yine sana
yenilgiye uğramayan savaşçı yoktur sevgilim
kazandığı kadardır kahramanlığı göçen tüm şairlerin
şiirlerinden geçiyorum ülkeler arası tüm barışların
ve her kalp işgal edilmiş bir suskunluktan yılgındır ziyadesiyle
cehennem konuştukça bunu öğreniyorum
acıyla yazılmış egemen kelimelere açılıyor bütün kapılar
ve özgürlüğümden pencereler uçuruyorum gök yüzüne
ellerime denizleri bağla sevgilim
avuç içlerimde cennet bahçeleri yeşertsin kalbim dünyaya
yokluğumda sana umut olacak tedariklerim de gizlediğim esaretimi
nefesinle sarmala
ben inandığım yaratıcıdan aşk dileyen sönmüş bir yıldız
bir uzak gecede örselenmiş ayrılıklardan göçerken ruhum
en koyu karanlıkta kır zincirlerini ve yeniden sev beni
sana hasret kalan gökyüzüm
ölmesin artık sevgili
kahramanlığını sevebiliriz bir inancın
ve zor değil rengi batın kalbe bir şafak vakti varmak
yabancılığa bir tebessüm bağışlayabiliriz belki
öfkelerini kırabiliriz tarihi köprülerin
ihtişamlı törenlerde esmer bir atın rüzgarla öpüşmesi gibi
sevmek zor değil birbirimizi
yeterki rüzgara dönelim yüzümüzü
yaşamak matah bir gerçekti
iflas eden bir kalp
iflah olmayan dünya gibi
ve yer yüzüne son armağan
i s r a f i l i n s u r s e s i
cennete sürgün mahkum gibi
...
my