0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
954
Okunma
sen yüreğimin sonuna koyduğum noktasın
tanrının yazdığı günahlar kadar canım acıyor
oysa yaralı bir yüreğe
çekiç sallayan cellatlar tanıdım
ok fırlatan tanrıçalar
kurşun sıkan şairler
fırtınalar, depremler
ve enkaz altında kalan çocuklar tanıdım
sıcak yaz gecelerinde
upuzun üşüdüğü oldu yüreğimin
yüreğimin kışı hiç geçmedi
ayaz bir sevdanın ardında
çiçek açmaya çalıştım
yaprakları dalına ağır gelen bir yaşamdan geldim
önümde uzun bir yol varken
bense kısa adımlarla yürümeye çalıştım
elimi yüreğimin üstüne bastırıp
kendimi avutan şarkılar mırıldandım
avucuma sığmayan kadehlerle keder tokuşturdum
yıllanmış şarap kızıllığında kanayan yüreğimi
mahzende yıllandırır gibi acılar biriktirdim
kısık ses tonuyla
kendi kendime öl dedim
öl dedim kendi kendime
ve baharını yitirmiş bir şiire yazdım seni
yürek sesiyle
yürekten yazdım seni
kaybedilmiş bir mutluluğu yazar gibi
en çok seni yazarken
yalnızlığı yaşadım
yolumu yönümü kaybettim
seni ararken yolumu kaybettim
sonra kısık ses tonuyla
kendi kendime öl dedim
öl dedim kendi kendime
ama ben cesedine sarılmaya da razıydım
yeter ki toprak seni benden çok sevmesin
seni şiir gibi seviyorum biliyorsun
içinde çocuk gülüşü olan bir şiir gibi
belki içinde sen olan bir okyanusta boğulurum
belki darağacı sen olan bir avluda asarlar beni
belki hedefi sen olan bir kurşun deler geçer sol yanımı
sonra çocukluğum üşür
uçurmamın ipi elimde kalır
güneş gönülsüz doğar
ve sen
mavi bir şiir’sin
dili cam kesiği
yüreği kızıl karanfil
hem gecemden geçersin
hemde gündüzüm de
hem canıma mezar olursun
hemde canıma yoldaş olursun
bu köhne hayatı sende yaşadım
bu bıçak kesiği acıları sende yaşadım
bu ömrü sende yaşadım
seni hiçbir yerde aramadım
çünkü sen yüreğimin içinde her yerdesin
yüreğimin içinde her yerdesin
ibrahim dalkılıç
15.01.2018
23.50 izmir