0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1182
Okunma
gelir gider bir nefes mana yüklenir her ses
iki dudak arası koca bir dünya kafes...
içinde çırpınır ve afallayarak koşar
ardında kovalayan binlerce atlı heves...
sözler aynı ağızdan örümcek ağı gibi
manalar vuku bulur dev yanar dağı gibi...
süslü hiyerarşiler altı boş anarşiler
kök kuru afyonuyla milyonca haşhaşiler...
tarihi devirenler oyunlar çevirenler
üç kuruş para için bebekler öldürenler...
akleden derviş de hoş nakleden serkeş de hoş
çaprazdan yürüyen ve düzden yürüyen sarhoş...
asaleti askıda adaleti keskide
ne kaldı ki eskide azdan ürüyen de boş...
ellerim yüzyıllardır kazılmamış kazıda
tırnaklarım sökülür ve dimağım uykuda...
körelttik uykuları bir ateş yakar gibi
içine atlıyoruz düşüşten kalkar gibi...
yakaladım hiçliği sorguya ekiyorum
bütün varlığa inat yokluğa çekiyorum...
sonsuz mana suyundan bir yudum içemeden
ayak basılmamış dev köprüden geçemeden
ellerim görmüyor artık gözlerim duymuyor
tenimde bir uğultu zihnim koku almıyor...
bir dünya yıkıyorum duygusuz durgunluğum
bir dünya kuruyorum kusursuz kırgınlığım...
derken ipten bir duvar alıyor kasvetimi
dehşet rengi tuğlalar sarıyor esvetimi...
akıyorum su olup oluk oluk durmadan
o virane evlerden
köhne çatılarından...
bırakıyorum beni bensizliğin bağrında
derken taş oluyorum sonsuzluğun çığrında...
can-i
5.0
100% (3)