8
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1152
Okunma

Yıldızlara göğsümü gere, gere binlerce merdiven dayadım
Gökyüzünün görkemli göğsüne çıkıp yüz üstü abandım
Firavuna şirk koştum bulutların bendinden
Yedi başlı yılanı
Yedi yerinden vurup
Yedi kat yerin dibinde gömünce
Fiskemle Şahmerana karşı savaştım
Yaralandı elim, yüzüm, dizim.
Ciğerimi cılga, cılga kavururken uçsuz, bucaksız sızım..
Kalk ayağa
Kalk
Yüreği göğsüne dar gelen kızım
Sen ne badireler atlattın
Sen ne acılara katlandın
Uyan gaflet uykusundan
Geri al zebaninin cebinden
Beyhude geçen yıllarını
İncitme yeşil yaprağa filiz, filiz can veren köknarın dallarını
İncitme yufka yürekli göz pınarı kanallarını
Çise, çise ıslatma al yanağından
ak göğsüne serpilen patika yollarını
Kırma şiirlerin, mısraların kollarını
Kırma...
Bu gün gecemde, gündüzümde
Hep seni sayıkladım
Hem seni sayıkladım
Hem de köpük, köpük dalgalanarak
Etrafımdaki balçıklaşmış
Tüm yosunları ayıkladım berrak sularımdan
Pir-ü pak oldu saçım, başım
Pırıl, pırıl gülümsüyor kumsalım
Elvan türlü deniz kabukları
Kulaç, kulaç kucakladı kıyılarımı
Artık süsleyebilirsin mavi hayâllerimi...
Belli ki, avuç içlerinin gerdanı koklanmaya mahrum
Belli ki, çorak toprak motifli
Çatlamış bir dudağa hiç dokunmamış
Ayası öpülesi ellerin
Belki doyası sarmalanmamış
Güneş göynüğü tenin
Doyası yanmamış belki aşkın ateşinde bedenin
Ve hep örselenmiş telvesi tel, tel yüreğin
Ve hep ertelenmiş ayası andız bakışlı ellerin
Bırak zemheride zeybek oynasın sesin
Dimağımı domur, domur terletirken
karanfil kokan nefesin...
(Nafize)