13
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1493
Okunma

Acelesi olsa gerek bulutun,
Dumanı üstünde nice umudun da naşına
Yenik düşen gece.
Gemlendikçe hürriyet,
Kayıp saltanatını boykot ettiğim
Mutluluğun çehresinde hâsıl olan
Her nasılsa buklelerin ıslak ve sarı tonu,
Bin bir tonlama sesin durağanlığında
Kıpraşan neşenin de sükûtu olmak adına
Yerle gök vermişken el ele.
Sandıklarımdan yoksunum;
Sanmadıklarımdan da yorgun.
Kelamın dirayetinde sükûta özlemim
Bir de dirliğini bilip de
Bükemediğim yüreğin bileği
Sonunda öpmeyi görev edindiğim
Titrek ruhumun ışıldağı adeta
Evrildiğim yeni günde
Verilecek bin bir hükme
Olmasa da vereceğim tek cevap
Cehaletimi mazur gör yüce Rabbim.
Akseden aşkların gıyabında
Bozuk düzenin de neşriyatında
Her nasılsa solumda her daim bir yangın.
Sağların izini sürdükçe
Sağlak ritminde ömrün
Kaybolmayı meşk edindiğim nice sure
Yine içime çektikçe hayatı
Zehirlendiğime de kâiniyim zaman zaman
Aslolan ne ise ayıp mı da susuyorum?
Resmettiğim yüreğindeki nifakta mı
Gözlerimi süzüyorum?
Bilip bilmediğim onca sanrı;
Gözle görüp varmayı beceremediğim ne çok yargı,
Diri hezeyanlardan hallice bir heyecan;
Ölü ruhlardan müteşekkil o garip hazan…
Sevdikçe sevesim gelse de yorgunum be şair!
Sevmeyi dilden dile düşüren de sen değil miydin?
Olsa olsa aklımın pazarında
Elden düşme üç beş cümle,
Şeceremde nakşeden deli tüfek ne çok hece.
Hani ayıbım var mı da sustum bunca sene?
Ya kayıplarımı sunan sen değil miydin,
Demelerine ne hacet.
Gönül gözümde ıslak nidaları ben mi buyur ettim?
Gem’inde ihtirasın ve nefretin
Bil ki ben değildim o şerhi düşen:
Bilmediklerimden yana kaygım,
Yanmayı hepten meziyet bildim:
Yorgun adımlarımı kazıdım haznesine sevdanın;
Atlas yorganları da serdim
Bohçasına sevi meşrebimde
Yana kaykılan gölgeleri de görmezden gelip
Hazır ola geçtim her gece:
Bir ateşi bir de aşkı sulh bildim;
Bir rotamı bir de gamsızlığın notasını sehven sakladım
Kundağındayım yangınların,
Bucağındayım hüznün,
Derme çatma kıblemdeyim gece ve gün:
Nidalarımı duymasın eşrafım,
Sonlanmasın da asla umutlarım;
Yol yorgunuyum, sen ruhum!
Mağduriyetim ezelden bilfiil tükettiğim;
Seraplarım da teyakkuzda
Seni görmeden ölmeyi istemediğim;
Gidip geldiğim bunca güzergâh
Dönmenin de kaçmanın da mümkün olmadığı
O varamadığım ana kıta.
Hani yarım ada’mdın,
Hani sükûtumdun, yuvamdın.
Derlediğim topladığım bunca kırıntı,
Tüme varmayı asla beceremediğim
İç yangınlarımdan bir türlü hidayete eremediğim…
5.0
100% (15)