12
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
2148
Okunma

Ateşle barut arsında
Dumansız ateşlenirdi sevdanın lodosu
Yüreğim bilirdi gök görmese de;
dürüp katladıkça her anımı
yeminler, söz vermeler gömülürdü toprağa.
Ceket gibi alırdım omzuma
adanmış sözcükleri.
’Aşkta isyan var..!’ diye bağırmak istedikçe
külhanlar darılırdı feryadıma.
Gecenin göğsünde sönerdi sigaram
uysal bir gölgede tükenirdi günüm.
Issız pişmanlıklar gizlenirdi
kavuşmanın sokağına.
Ölmek ve sevmek için
kavşağım hep kırmızı yanardı
Nazlı düşlerim
hüznü beş vakit elem kılardı.
Aynı tonda gülmek istedikçe
yaralar dururdu beni geçmişim.
Oysa ne çok yıldız taşımıştım duygularıma
ne çok karanfil sığdırmıştım satır aralarına.
Kurdukça saatimi denizlere
başıboş dalgalarda ne çok coşmuştu sevgim.
Berrak bir mavide gürlerken umutlarım
Sevilen dudaklardan çıkan ’evet’ler gibi
limanı yoktu beklemelerin.
Biten aşkın açlığı sızlarken hala ensemde
Çekilirdi sevdanın kınından
renk değiştirirken saçlarımda gün...
Kurşun sıksam geçmezdi geceden.
pervane olurdu her dem sana dönüşüm.
Yolu bağlardı çaresizlik
asılırdı kirpiklerime
uyutmazdı hasretlik.
Düş kırığım intihara sürüklenirdi.
Zamanın soğuk külleriyle doldururdum
kalemimin mürekkebini.
Kurutma kağıdıyla kuruturdum
kanayan kalplerimizi.
Anılarımdaki tüm sarışınlığa inat
esmerliğin sızardı damarlarıma.
Çığ düşer altında kalırdı kadınsı sessizliğim.
eksilirdi içimde yorgun sesim.
İki dudağımın arasında biterdi toprak
Yağmur damlasına dönüşürdü her sözcük
dem alırdı rahmetiyle bulutlar.
Sakın ganimet sayma beni
Sevdam ki en ağır konuğu yüreğimin
yazdıkça ödüllenir özlemim...
Zamana bir gün diye ekle beni
Yüzümdeki hüzünle devleşirken
sayfalarını çevirir sevgim...
Ferdaca