bir bilinmezlikte,
hani kendini çekmelerde iken bir süre
olmakla olmamak arasında,
yalnızlığına sığınıp,
onu ne çok sevdiğini ve onda huzur bulduğunu
yine ve yeniden keşfederken,
beklenmedik bir anda kapını çalar birileri.
ve sen nedense,
evde yokum diyemezsin.
o birisi, o çok sevdiğin yalnızlığını,
birden iki kişilik bir kalabalığa dönüştürür.
sanki biraz rahatsız olursun,
alışkın değilsindir,
ama nedense izin verirsin.
işte sen böyle bir şeydin,
geldin ve girdin tek kişilik yalnızlığıma.
birden iki kişilik bir kalabalık olduk...
bir arkadaşım hep derdi ki:
tesadüf diye bir şey yoktur,
her şeyin bir sebebi vardır.
bir yerlerde hep kesişmiş yollar,
bir şeylerde hep yakalanmış anlar,
ve
zamansızlıkta hep geçiştirilmiş duygular...
peki şimdi ne yapacağız be adam ..?
her şeyi sen yaptın,
beni de bu oyunun içine attın /sonunda...
yoruldum sevilmekten,
sana verecek bir ben kalmadı artık bende.
hem iyi hem de kötü anımda geldin sende be adam.
şimdi sana ne gel diyebilirim ne de git.
çok yorgunum/ çok durgunum...
bulandırma sularımı/ coşturma dalgalarımı.
kendi içine dönmeli bu yürek/ baş başa kalmalı .
yaza yeniden,
yüzümde yine benden
gülümsemelerle doğmalıyım.
al
sevdanın getirdiği bütün sorumluluklar senin olsun,
gerekler/gerekçeler hepsi senin olsun.
kabul ediyor musun ?
belki beklersin beni, ister misin beklemeyi ?
yenilenir gelirim.
ya da belki sen dinlendirirsin beni.
karşılık beklemeden sevmeye yüreğin var mı peki?
bilmediğin bir denizde yüzmeye çalışıyorsun be adam, farkında mısın ki ?
o deniz ki
aşk dolu tamam ama
sevda yorgunu da aynı
zamanda.
gel-gitlerini göğüsleyebilecek misin / dalgalarını kabullenebilecek misin..?
söyle
benim adalarım var içimde, onları da ben gibi sevebilecek misin.?
hadi bakalım, şimdi bütün amalarıma nasıl yani diyeceksin ?
ya da diyebilecek misin .?
”"_bana baktığın gibi bakmamdan korkuyorsan sana eğer
kaç bir an evvel, yakalanma sağanaklarıma/yaralanma_”" .../dnzc_